Vâhid

VAHİD (el-Vâhid)         (67)

Parçalanmayan ve eşi,benzeri bulunmayan tek

 

Kur’an-ı Kerim’de :

1)  “İlâh” kelimesi ile birlikte, “ilâhün vâhidün” olarak 16 yerde geçer: Bakara  133,163/ Nisâ 171/ Mâide 73/ En’âm 19/ Tevbe 31/ İbrahim 52/ Nahl 22,51/ Kehf 110/ Enbiyâ 108/ Hacc 34/ Ankebût 46/   Sâffât 4/ Sâd 5/ Fussilet 6

 

2) “ve lillâhi’l vâhidü’l-kahhar” yani Allah lâfzının sıfatı olarak: beş yerde geçer:Yusuf 39/ İbrahim 48/ Sâd 65/ Zümer 4/ Mü’min 16

 

3) “vahidü’l-kahhar” olarak   Râd 16

 

4) “ehad” olarak İhlâs suresi 1. Âyette geçer. Allah’a nisbet edilmiştir.Tek oluşu, ortağı ve benzeri olmayışı söz konusudur.

 

5)  “ehad” olarak Beled 5 ve 7. Âyetlerde kullanılırken dolaylı olarak Allah’a izafe edilmiştir.

 

Allah, eşi, benzeri olmadığı gibi bütünlüğü parçalanmaya müsaade etmeyen tektir. Sıfatlarının, isimlerinin ve işlerinin çokluğu, ancak O’nun birliğinin tanınması içindir. Yani insan için, ne kadar bilgilenirse de yine  bu parçalanamayan Bir’i idrak zordur. Bu sebepten Allah’ı bilmede beşerî idrak kesretten (çokluktan), vahdete (birliğe) gidiş ile mümkündür. Doğrudan Zât’i tecelliyata uğrayan pek az bir kısım için ise, vahdetten kesrete gidiş, yani Allah’ı bildikten sonra, O’nun sıfatlarını, isimlerini, fiillerini idrak mümkün olur.

 

Allah’ın vahid oluşu, bütün zamanlar için geçerlidir. Vâhid ismi Kur’anî kullanımlarda daima Allah ve İlâh kelimelerine sıfat olmuştur. Burada ulûhiyyet özelliğine işaret vardır.

 

Bu ismin kula yansıması:  Tam olarak değil, kısmi olarak mümkündür. Bir insan gayret etse, bütün şartlar da uygun olsa, kâmil bir ahlâka sahip olsa ve bulunduğu devirde asla bir benzeri olmasa, emsali olmama bakımından tek olsa bile; sadece kendi devrinin teki olabilir. Kendinden önce kendisi gibi bir şahıs yaşamış olabilir veya gelecek devirde böyle bir şahsın var olma ihtimali vardır. Bu bakımdan yine de tek olmamış olur. Bu teklik Allah’ın isimlerinin, sıfatlarının tam yansıması ve Zât’ının da tecellisi ile olur.

 

Vahid ismi ile isimlenen kişiler, şartlar ne olursa olsun kendi birliklerini, bütünlüklerini bozmazlar. Fikirleri emsalsiz, düşünce tarzları kimsede bulunmayan, fiilleri benzeri olmayan, dünya düzenini sağlarken tam dünya ehli gibi, ahiret işlerinde tam ahiret ehli gibi davranan, hallerinin belirli bir çizgisi olmayıp, her an her şeyi farklı uygulayabilen, Allah’ın kurallarında sabit, geçmiş, gelecek ve içinde bulundukları anda sükunetli , insanların ihtiyaçlarına yönelmiş, her şeyi kendilerinin önünde gören yüksek şahsiyetlerdir. Onlar kalplerin sükûneti, gönüllerin karargâhı, toplumların yüz akı, ümit kaynağı, sırların hazinesi, bilinmeyen beldenin sultanlarıdır. Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. İnsanları zulmetten nûra çıkaran Allah dostlarıdır.