Kategori arşivi: 69.Kâdir

Kâdir

KADİR (el-Kâdir) (69)

Her şeye gücü yeten, tam ve mutlak kudret sahibi

Kur’an-ı Kerim’de Kâdir ismi; kâdir, kadîr, muktedir olarak, Allah’ı nitelemek üzere üç vasıfta kullanılmıştır.

 

1)    “şeref ve azamet” anlamında: Kadr 1,5.Âyette

 

2)    “ geçim darlığı”    anlamında: Nafaka âyeti olan Talâk 7.Âyette;

 

3)    “ tezyin etmek, güzelleştirmek” anlamında: İnsanın yaradılışından bahseden Mürselât 23

 

4)    “  tayin ve takdim” manâsında: Yûnus 5/ Furkân2/ Yâsîn 39/ Fussilet 10/Vâkıa 60/ Müzzemmil 20/ Müddessir 19-20

 

5)    “ sağlam yapmak” manâsında Dâvut (a.s.)’a: “ Geniş zırhlar imal et! Dokumasını da sağlam tut!” Sebe’ 11.Âyette;

 

6)    Kudret, güç, kapasite ve kuvvet anlamında     pek çok âyette;

“ ve hüve’ alâ külli şey’in kadir” yani (O her şeye kadirdir). Buradaki “alâ” edat olup, güç ve kudrette asla acz olmadığını gösterir. En’âm 37,65/ İsrâ 99/ Yâsîn 81/ AhKaf 33/ Kıyâmet 40/ Târık 8.Âyetlerde;

 

7)    “kadirin” olarak azametin tüm kuvvetini ifade etmek üzere; Mü’minûn 18,95/Meâric 40/ Kıyâmet 4/ Mürselât 23.âyetlerde;

 

8)    “ kadîr” sıfat olarak nitelenip, 45 âyette Allah’ı niteler:

n  “ Alîm” ismi ile beraber: Nahl 70/ Rûm 54/ Fâtır 44/ Şûrâ 50.âyetlerde;

n  “ Afüvv” ismi ile beraber :sadece Nisâ 149

n  “ Gafûr rahim” isimleri ile beraber: Mümtehine 7.Âyette geçer.

 

Kâdir ismindeki kudret, ilim ve iradenin ışığında ve bunlara uygun olarak, bir şeyi icat etme kabiliyetidir. Kâdir ismi, dilerse yapan, dilemezse yapmayan manâsındadır. Meselâ; bir şey olmuyorsa, Allah dilemediği içindir. Yoksa kudreti noksan olduğu için değildir. Allah-ü Teâlâ mutlak Kâdir olup, her şeyi yaratırken, hiçbir yardıma ihtiyacı olmadan yaratır. Daha sonra da kadere uygun sebepleri her an yaratmaktadır. Bu ise kâdir oluşu sebebiyledir. O, neye “ol” derse, o olur.

 

Bu ismin kula yansıması vardır. İnsanda kudret iki türlü olur. Birisi zemmedilen yani kötü olarak değerlendirilen kudrettir ki, bu nefsin zulmüdür. Kâdir ismi ile ilgisi yoktur. Zalimlerde vardır. Diğeri ise Allah’ın Kâdir isminin yansıması yani tecellisi ile olan kudrettir. Bu kudret, Allah’ın kudret sıfatının tecellisi ile birlikte olur. İlim ve irade sıfatlarının yansımasından sonra, kişinin kudretinden söz edilir. Kudretin zıddı kudretsizlik yani zayıflıktır. Bu da korkular sebebi ile olur. İnsan Allah’tan başka şeylerden korkunca, sakınınca, zayıflar. Meselâ; gelecek endişeleri, aç kalma korkusu, “el alem ne der?” korkusu, gençliğini, güzelliğini, sağlığını kaybetme korkusu gibi daha pek çok korkular, hep iman eksikliği ile olan ve nefsin ve şeytanın vesvesesi ile oluşan korkulardır. Kudret ise bütün korkulardan sıyrılıp, sadece Allah korkusu, Allah’ın rızasına ulaşamama, sevgisini kazanamama korkularıdır. Bu korkular bile insanı kudretli kılar. Kudretin olması, ilim ile Marifetullah’a erişten sonra olduğu için burada, Allah’ı tanıma, müşahede etme vardır. Bu sebeple diğer korkular gitmiş, kul sırtını Allah’a dayamıştır.