Kategori arşivi: 81.Raûf

Raûf

RAUF  (er-Raûf)    (81)

Şefkatli, çok merhametli, müşfik olan

Kur’an-ı Kerim’de:

1)    “Rahîm”ismi ile birlikte: Tevbe 117/ Hacc 65/ Nûr 20/ Hadîd 9/ Haşr 10.Âyetlerde, Allah’ın özellikle Mü’minlere karşı en ileri derecedeki rahmeti vurgulanmıştır.

 

2)    Yine “Rahîm” ismi ile birlikte : Bakara 143/ Nahl 7,47.Âyetlerde ise bu ileri derecedeki rahmet, bütün insanları kapsayacak şekilde kullanılmıştır.

 

3)    “Raûfün bi’l-ibâd” (kullarına karşı pek müşfik ve merhametli) olarak: Bakara 207/Âl-i İmrân 30.Âyetlerde yine bütün insanları kapsayacak şekilde ve münferid olarak kullanılmıştır.

 

4)    “Raûfün rahîm” şeklinde: Tevbe128.Âyette, istisnai bir durum olarak, Hz.Peygamberimiz (s.a.v.) hakkında kullanılmıştır.

 

Raûf, rahmetin en ileri ve en üstün derecesini ifade eder. Bu rahmette, kullarının görevlerini düzenlerken, onların kabiliyetlerine uygun sebepler yaratmak, bu konularda kendilerine çeşitli ruhsatlar, kolaylıklar sağlamak suretiyle, onlara karşı pek müşfik davranmak vardır. Raûf, re’fet sahibi demektir. Re’fet ise şiddetli rahmet demektir. Raûf, bir başka deyişle Rahîm manâsındadır. Burada fazla bir mübalâğa vardır.

 

Bu ismin insana yansıması: Raûf ismi tecelli ettiği kişilerde, şiddetli merhamet hasıl olur. Bu öyle bir şefkattir ki, kendi hali kaybolup, kendi dışındakileri düşünmekten başka bir hal bırakmaz. Büyüklerden bazılarının dualarında:  “Ya Rab! Vücudumu öyle büyüt ki Cehennem’i kaplasın ve oraya başka kimse giremesin…” veya: “ Beni Cehennem üzerine köprü yap ki, üzerimden geçenler, Cehennem’e uğramamış olsun…” ya da benzerlerini biliyoruz. İşte bu ismin yansıması, kulda böyle olur. Hatta merhamet öyle büyür ki, yaratılmış bütün insanları kapsar.

 

Raûf isminin tam kemal ile tecellisi, kişinin beşeri özelliklerini yani kendisini var eden değerlerini kaybetmesi ve hiçlikte yani yoklukta sefer etmesi ile mümkün olur. Yoksa bu gibi sözler, ne lâf olsun diye söylenebilir, ne de bu hal yaşanmadan yani varlık ile söylenebilir.

 

Hz.Peygamberimiz (s.a.v.) pek çok kereler ümmeti için ağlamıştı. Ve duaları da hep ümmeti için olmuştu. Bu sebeple Tevbe 128.Âyeti ile “raûf” ismi, Allah’ın bir ikramı olarak, O’nun bu ileri derecedeki merhameti sebebiyle verilmiştir.

 

İnsanlarda  bu isim tecellisi olmadan da merhamet hasıl olabilir. Bu merhamet , merhamet edenin kendi işlerine yönelmesi ile derhal biten bir merhamettir. Yani devamlı canlılığını koruyan bir merhamet değildir. Kişi hem eğlenir, hem merhamet edebilir. Bir de lüzumsuz bir merhamet olabilir ki ifrad halidir. Halbuki Raûf ismi tecelli edince hem lüzumlu olan ebedi hayat ile ilgili bir merhamet hasıl olur, hem de bu merhamet sürekliliğini korur. O kişi kendine dönüp unutamaz. Zira kendini bulamaz.