Kategori arşivi: 3.06.Mektup-Tefekkür

Mektup-Tefekkür

MEKTUP:

Yine Seni düşünmekteyim, yarım asırdır düşündüğüm yetmedi. Nasıl yetsin ki? Sen, benim için bunca verişten hiç geri durmadın. Ben ise acaba bunların art arda gelmesinin bolluğu karşısında, şükrümü ifade edemeden kaçırdıklarım çok mu, diye düşünmekteyim. Sevginden eminim. Vaadlerinden hiç şüphe duymadım. Ama hiçbir şey yapamamanın yorgunluğu ve utancı içindeyim.

Şimdi bahara hazırlanan ülkemde, baharı hazırlayana binlerce selâm olsun, diyorum. Kelimelerim yetersiz kalıyor. İçimdeki bahar mı, yoksa dışımdaki mi, sevinç sebebim. Hani bir gün kış ayazında baharı yaşatmıştın ya, hani kuşları pencereme müjde için yollamış, binlerce güzel eserinin arkasında saklanmıştın ya, işte o gün vefanı bildirdin. Bildiğim en kesin bilgilerden biri, asla vefana ulaşılamaz olduğudur.

Seni övemem, nasıl öveceğimi bilemiyorum. Belki, öğretirsen olur. Seni anlatamam, nasıl anlatayım ki? Seni, Senin beni sevdiğin gibi sevemem, zira sevgide Teksin. İçimi dolduruyorken, dışıma vuramayışım, yetersizliğim sebebiyledir.

Yarattıklarını düşünüyorum, kayboluyorum. Bu nasıl bir Kudret? Şanından mı, yoksa muhabbetinin coşkusundan mı, bunca bol lûtuf, doğrusu merak ediyorum. İnsan ne kadar kudretlense, ne kadar kemal sahibi olsa, ne kadar büyüse, ne kadar ilimlense acziyetinden öteye gidiş yok. Nasıl böyle kudretlisin? Kemalde dengin yok, ululuğun gururu ve kibri yok eder. İlminin ise sınırı yok. Biz ise Senden gelenler olarak, kendimiz bir şey olamayıp, ancak Seninle söz edilmeye değer oluyoruz. Bize biraz yansıman bizi, muhatap kılıyor. İsimlerini ezberledim, güzel bir nazım oldu. Hakikatine ulaşmak ve isimlerinle isimlenmek bile, adeta erişilmez. Sıfatların ise, Âzametinden bir özet. Hangi birini düşüneyim diye ömür eritmedeyim. Her hangi birinin sınıflandırmasına bile yetişemeyecek acizlik içindeyim.

Kul eliyle yapılan eserlere baktığımda, yine Senin Şaheserlerini görüyorum. Yere basan ayaklarım, toprağın yumuşaklığını hissederken, göğe uzanan kollarım yıldızlarını kucaklıyor. Ben yaldızlara değil, yıldızlarına hayranım. Ben sedef kakmalara değil, inci, mercanına hayranım. Ben eserlere değil, şaheserlerine hayranım. Bulutuna, yağmuruna, denizine, yosun kokuna hayranım. Çeşitli ve her boydan ağacına, ormanına, toprağına hayranım. Bütün bunların bereketine, emre itaatine hayranım.

Seni günde yirmi beş saat düşünebiliyorum. Ağır bir işçi gibi, uyurken, uyanıkken, hep Seni düşünmedeyim. Düşüncelerime düşünceler eklenerek büyürken, acizliğime acizliğim eklenerek, küçülmekteyim. Şimdi ben, kulca bir dilekte bulunuyorum. Sen nasılsa Ulusun. Benim dileğim Senden bir şey eksiltmez. Merhametin ise, benimki ile mukayese bile edilmez. Ne olur, bizi, gözümün değdikleri ile birlikte, Arşında sevdiklerin olarak, barındır. Ya, Erhamer Rahimin! Ya, Sahib-ül Arş’il Azim!