- Sadakaları gizli ve aşikâre alışlar:
Gizli almayı tercih edenler: Sadakalarını alırken, etrafın görmesinden saklayarak, gizlice almayı tercih edenler, şöyle aldanabilir: “Aleni alırsam, mevkim sarsılır, bundan da etrafım zarar görür. Hem veren arkadaşıma da görenler veya duyanlar iltifat yapınca, kibre düşmesine sebep olabilirim. Sonra etrafım beni hakir görürse, kendilerine günah olur, onların da günahına sebep olurum. En iyisi ben, sadakayı gizli alayım”, der. Bu kişi burada insaf ile kendine baktığında; eğer kendine sadakayı aleni verdiklerinde duyduğu üzüntü, yanında birisine sadaka verildiğinde duyduğu üzüntü ile aynı ise, düşüncesi halistir, gizli almalıdır. Yok eğer bir başkasının üzüntüsünü kalbinde hissetmiyor, sadece kendininkini hissediyorsa, aşikâre almalıdır.
Aşikâre almayı tercih edenler:Sadakayı aldığını bildiren, aleniyete döken de, sanır ki bu bildiriş ile, verene dua etmiş, methetmiş, böylece gönlünü hoş etmiştir. Başkalarını da böylece coşturup, verişlerine sebep olmuştur. Halbuki hiç düşünmez ki belki de; methederken, sadaka verenlerden, methedilmeyi sevenlerin kendisini bulup, sadakalarını vermelerini ummaktadır. Bu gizli bir hastalıktır. Kişi nefsini şöyle kontrol etmelidir: Eğer,aleni verene dua ve methettiği gibi, gizli verene de, o kişi duymasa bile gıyabında aynı şekilde dua ve methediyorsa, burada nimete şükretmiştir. Nefsinin oyununa gelmemiştir, denir. Eğer veren, övülmeyi seviyorsa, övmez. Sevmiyorsa, teşekkür ve dua eder.
Sadakayı aleni vermeye gelince; “Ben aleni verirsem, vermeye niyeti olmayanları da teşvik etmiş olurum” diye nefsinin aldatmasına uğrayabilir. Bu kişi de nefsini şöyle kontrol etmelidir: Eğer, sadaka verdiği duyulduğunda veya görüldüğünde övüldüğü zaman memnun oluyorsa, sadakayı gösteriş için vermiştir. Bu hastalıktan temizlenmek ve kurtulmak için, artık hep gizli vermelidir.
Hz. Peygamberimiz(s.a.v.), bazılarını över, bazıları için ise övülmeyi sakıncalı bulurdu. Huzurlarında övülen biri için: “Boynunu vurdunuz. Eğer methinizi duysaydı felâh bulmazdı” (Buhari, Müslim) buyurmuşlardır. Buna karşılık, kendilerine zarar vermeyip, hayra teşvik edeceğine inandığı, ve Yakîn elde etmiş olduklarına kanaat getirdiği bazı kişileri yüzlerine karşı övmüştür: “ Mü’min övüldüğü zaman, kalbindeki imanı artar” buyurmuştur.
Süfyan-ı Servî, “Kendini bilene insanların övmesi zarar vermez” demiştir.
Özet olarak: En iyisi sadakayı gizli vermek ve aşikâre almaktır. Ancak gizlilik ve aşikârelik kendisi için eşit olacak şekilde marifet bakımından kemal bulmuş kimseler müstesnadır. Fakat bu kişiler, azın azıdır. Bu makamlara heves eden ve lâfını yapanlar, kendilerini yakıştıranlar çoktur, ama bu makama yükselen yoktur.