Kategori arşivi: 86.Muksit

Muksit

MUKSİT  (el-Muksit)   (86)

Adaletle hükmeden

Kur’an-ı Kerim’de :“Muksit” ismi olarak geçmez.

 

Muksit ismi ile, mazlumu zalimden koruyan, en üstün adalete ve merhamete  sahip olan, bütün işleri adil, yerliyerince olan Zât’ı anlıyoruz.

 

1)             Bu ahlâka uyanlar Kur’anda “Muksitun” olarak geçer: Mâide 42/En’âm152/ A’râf 29/Hûd 85/ Ahzâb 5/ Rahmân 9/ Mümtehine 8

 

2)  Bir âyette de “kâsitun” olarak geçer: “ Hak yoldan sapanlar (kâsitun) cehenneme odun olmuşlardır” Cin 15

 

3)   Adalet ve hidâyet ancak Hakk’a uymakla sağlanır:  A’râf 159,181

 

Adalet, herkese eşit verme, eşit dağıtma değil, gerekene gereken kadar vermedir. Kur’an hayatın her safhasında adalete uyulmasını istemiştir. Buna uyanlar, yani “Muksitun” olanlar övülmüştür. Cin suresinde geçen “Kâsitun” yani hak yoldan sapanlar, haksızlık edenler için ise , adaletsizlikleri sebebiyle Cehennem’e odun olma takdir edilmiştir.

 

Adalet anlayışı insanlar arasında bazen anlaşılamamaktadır.   Esas  adalet , verilen ile hak edilen arasındaki dengeyi kurmaktır. Bu denge bazen eşitlik ile mümkün olur. Ama adalet, eşitlik değil, dengedir. Kur’an bu konuda tavsiyede bulunûrken, insanların adaleti sağlama konusunda ölçülerinin hakkaniyet olması gerektiğini vurgular. Hak insanlık için bir ilkedir. Hidâyete de, adalete de hakkı koruyarak ulaşabiliriz.

 

İnsanlar  menfaatlerine uygun olduğu için, hep  kendilerini haklı  görmek isterler. Haksız olup, hüküm kendinden yana gerçekleşirse memnun olurlar, aksi takdirde hükmü tanımak istemezler.Bu insanlar hakkında, Kur’an-ı Kerim’de  Nûr 48,51.âyetlerde: “işte bunlar zalimlerdir” diye söz edilir. Allah haksızlıkları sevmez. Haksızlık yapanları da zalimlerden kabul eder.

 

Muksit, zalimden mazlumun ahını alan demektir. Bunun kemali ise hem zalimi hem mazlumu hoşnut ederek, hakları yerlerine iade etmektir.

 

Bu ismin insana yansıması: İnsan önce kendi nefsine karşı adaletli davranır. Nefsinde insaf ve adaleti tesis ettikten sonra, başkaları arasındaki haksızlığı giderebilir, hakları koruyup, yerlerine iade edebilir. İnsanların arasını bulabilir. Burada etrafın kendi hakkındaki kanaati, kaybedeceği hatırlar, menfaatler hiç akla gelmemelidir. İnsan hakkı tavsiye etmeli, hakkı savunmalı, yerine koymalıdır.