AFÜV ( el-Afüvv) (80)
Günahları mahveden
Kur’an-ı Kerim’de:
1) “Gafûr” ismi ile birlikte, İlâhi Affı pekiştiren bir muhteva içinde: Nisâ 43/ Hacc 60/ Mücâdele 2
2) “Kâdir” ismi ile beraber: Nisa 149
3) “Onlar affetsinler, hoş görsünler. Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz.?” Nûr 22. Âyette buyurulduğu gibi, Müslümanlar da bu fazilete davet edilmişlerdir. Ayrıca Âl-i İmrân 134. Âyette de insanları affedenler övülüyor. Bakara 178. Âyette, yakınlarımızın katilini affetmemiz tavsiye ediliyor.(Kısas âyeti)
4) Şirk ve küfür dışındaki bütün günahların bağışlanacağını gösteren : Nisâ 48/ Zümer 53
5) Nisâ 14,31,93/ Yunus 27/ Zuhruf 74. Âyetlerdeki, tevbe etmeden ölen günahkârın affı konusu (şirk ve küfür hariç) ortada kalmıştır. Ehl-i sünnet bu gibilerin de İlahi Af’dan yararlanabileceğini düşünmektedir.
6) Bakara 52. Âyette, Allah-ü Teâlâ, buzağıya tapan Ben-i İsrâil’i affettiğini; Âl-i İmrân 152. Âyette de Uhud savaşından kaçan Müslümanları affettiğini haber verir.
Allah , günahları imha eder, yok eder. Afüv ismi manâca Gafûr ismine yakın olduğu halde, Afüv isminde daha bir derinlik vardır. Gufran isminde günahları görmeyivermek vardır. Afüv isminde ise günahları mahvetmek, yok etmek vardır. Allah-ü Teâlâ asilere de kâfirlere de iyilik eder, nimetlendirir. Cezayı hemen vermez. Tevbelerine mukabil günahlarını siler. Biliyoruz ki tevbe edip, bir daha aynı günaha dönmemeye azmeden, hiç günah işlememiş gibidir. Afüv isminin mahiyeti ise, günahı silinen kişinin, aynen hiç günah işlememiş kişi gibi olmasıdır.
Afüv isminin kemali, cezalandırmaya kadir olan Allah’ın, lûtuf ile bağışlamasıdır. Burada bağışlayan, adaletinin gereği olan cezalandırmaktan gönüllü olarak vazgeçerek ve affetmek suretiyle suçluya bir ihsanda bulunmuş olur.
İlâhi Af, Allah’ın kullarının günahını tamamen silmesi, hatta Kiramen Kâtibin’e günahların kayıtlarını sildirmesi, kıyamet gününde bu günahlar ile ilgili kullarına hesap sormaması, hatta günahı işleyen kullara da mahcup olmamaları için bunları unutturmasıdır. Özet olarak Allah’ın Aff’ını sınırlandırmamak gerekir. Şirk ve küfür hariç bütün günahlar, şartları yerine getirilmek üzere affa uğrar. Esas mesele, kişinin imanındadır. Eğer iman ediyorsa, yukarıda sayılan şartları da yerine getiriyorsa , ameli eksik bile olsa, İlâhi Af’dan yararlanır. Çünkü imanı sebebiyle Mü’min olarak kabul edilir.
Bu ismin insana yansıması: Allah’ın Ahlâkına uygun bir şekilde olur. Kendisine kötülük yapanları affeder, hatta iyilikle mukabele eder. Affın bu şekilde olması demek, kalbde kinin kalmamış olması, hatta hatanın unutulmuş olması demektir. Bunun için de işlerin sahibinin Allah olduğunun bilinmesi lâzımdır. Yoksa hiçbir insan kendisine yapılanı unutmaz. Bu kadar affediciliğin oluşu , o kişide fiil tecelliyatının tamamlanmış olduğunu gösterir. Yani insanda fiil tecelliyatı olmadan, ne affedebilir, ne de kötülüğe iyilikle mukabele edebilir. Fiil yansıması ise her şeyin Allah’tan olduğunu bilmektir. Yani kahrı ve lûtfu aynı kaynaktan görüp, sebep olanı aradan çıkarmadıkça, affetmek,unutmak ve iyilikle mukabele etmek mümkün değildir. Kahrı da hoş, lûtfu da…