RAKİB (er-Rakîb) (44)
Gözetip, kontrolünde tutan
Kur’an-ı Kerim’de :
1) Allah’ın murâkıb olduğunu anlatmak üzere 3 Âyette geçer:
Nisâ 1,Mâide 117,Ahzâb 52
2) Hûd 93.Âyette ( gözleyen ve bekleyen) anlamında, Şuayb (a.s.)’ı niteler.
3) Kaf 17,18.Âyette (kayıt ve tesbit eden) manâsında melekleri niteler.
İsmin manâsı bilen ve koruyan olup, hiç gafletsiz olarak koruyan ve bilen demektir.
Rakîb ismini alana Murakıb denir. Âdeta Alim ve Kadir isimleri gibidir Fakat bu isimde hem kul tarafından ve hem de Hak tarafından bir murâkabe söz konusudur. Kul Allah’ı murâkabe ederken , Allah da kulunu murâkabe eder.
İnsanın bu ismin tecelliyatına uğraması demek, Rabbini ve nefsini murâkabe etmesi ve bu murâkabenin devamlı olması demektir. Yani bir insana Murakıb demek için o kişinin gafletsiz olarak ve yalnızca nefsini ve Rabbini murâkabe etmesi gerekmektedir.
Bu ismin yansımasına uğrayan murâkıb’ların özellikleri şöyledir: Allah’ın her işte kendini murâkabe ettiğini, yaptığı her işi gördüğünü, nefsinin kendisini kötü işlere yönelteceğini bilir. Ve kendini her an bu hile ve oyunlardan korur. Gafletsiz olarak ve daima bu ayık hali korumak suretiyle nefsini bilen, koruyan olmuş olur. “Nefsini bilen, Rabbini bilır” Hadis-i Şerif’i ile, Rabbini bilir, Rabbine olan yakınlığını korur. Bu kişiler kendileri için yaptıkları hataları da açıklıkla kabul ederek, Hakk’ı yerine koyanlardır.
“ Kızım Fâtıma olsa, elini keserdim” Hadis-i Şerif’i bunu anlatmaktadır.
Allah kulunu murâkabe ederken, iç alemi dış alemine uyuyor mu? Kalbinde dünya hırsı ve sevgisi var mı? İnsanların haklarını veriyor mu? Helâle ve harama yönelişi nasıldır? Kalbinde Allah ne kadar yer tutar? İşlerinde nefsinin payı ve şeytanın payı nasıldır? Zengine, fakire muamelesi nasıldır? Şöhret ile sevinir, gariplikle üzülür mü? Emanet verilebilir mi? Taleb edeni önemser ve cevap olur mu? İnsanlara karşı taraf olur mu? Nefsini bilir mi? …v.s. diye günde pek çok defa kulunun kalbine tecelli eder.
Kulun murâkabesi ise: Allah’ın murâkıb olduğunu bilmesi, her an gözetimde olduğunu unutmaması, nefsinin ne gibi hileleri olduğunu bilerek, daima onu göz hapsinde tutması. Her olayda kendini eleştirirken, suçluluk payının olabileceğini unutmaması. Hakkı her zaman öne geçirmesi. Bâtılı kendinden ayıklamayı bilmesi ve bu konuda acele etmesi. Kalbini boş düşünce, hayal, uzak emellerden sâlim kılması. Kalbinin çoğu kez Allah’ı hatırlamasını sağlaması. Her aldığı nefesi son nefesi imiş gibi kabul ederek, hazır olması. İmanını sık olarak gözden geçirip, kendinin değeri ne kadardır, kendini kaça satabilir, hangi dünya metaı için değerini hiçe sayabilir? Allah’ı neye değişebilir? Dünya veya ahiret menfaatlerinden hangisini Allah’ın önüne geçirebilir? İşte acı da olsa bu soruları kişi kendine sormalı ve bunu günde çok kez yapmalıdır.