Ehlullah’ın durumu:
Çoğu konuyu anlayabilmek için, Allah ehlinin ne yaptığına bakmak lâzımdır. Müttakiler kimseden bir şey istememiş ve almamışlardır. Ancak dostlarından istemişlerdir. Meselâ Bişr-i Hâfi, Seriyyü’s-Sakatî’den almış ve: “Onun gönül hoşluğu ile verdiğini bilirim. Ben ondan almakla, ona yardımcı olurum” demiştir.
Bir kısmı dostlarından almış, hatta izinsiz bile almışlardır. Bu alışları ile dostlarının gönüllerinin ferahlamasına sebep olmuşlardır.
Bir kısmı gelen hediyeyi bazısından alır, bazısından almazdı. Elbet basiretleri ile, kiminin helâl, kimin de helâl olmayan mallarını bilirler, ona göre davranırlardı. Bazısı içten arzu ederek getirir, bazısı da gösteriş için ve en iyisini getirdi densin diye getirir. Bu sebepten bazısından kabul eder, bazısından etmezlerdi.
Bir kısmı gelenin külfetsiz olanını alır, ağır olanını iade ederdi.
Bir kısmı gelen hediyeyi, hemen bulundukları yerde başkalarına verirlerdi.
Çoğu yalnız dostlarından alırdı. Belki gönül kırıklığı olmasın diye, bazen gelenin içinden az bir şey alınır, gerisi güzellikle iade edilirdi.
Bir kısmı, halini belli etmeyen zaruret sahipleri için ister, onların ihtiyaçlarını görürdü. Ebû İshak en- Nuri böyle olanlardan idi. Başkaları için olduğunu söylemeden, elini açardı.
Bazıları nefislerinin kibrine mani olmak için; birinden aleni alır, diğerine gizlice verirdi.
Bizi, bu güzel insanların yolunda yürüt ve kıyamet günü, lüzumsuz şeylerin hesabını vermeyi gerektirecek hallerden koru, Ya! Rab…