MUİZ/MÜZİL(el- Mu’iz/el-Müzil) (25,26)
Dilediğine veren,yücelten; dilediğinden de alan,alçaltan,zillete düşüren
Mu’iz ismine örnek olarak;
“ Asıl üstünlük (izzet) Allah’ın, Peygamberinin ve mü’minlerindir” Münafikûn 8
“ De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin” Âl- i İmran 26
Müzil ismine örnek olarak:
– Kötü amelleri sebebi ile zelil ve perişan olacaklarını anlatan: Yunus 27/ Mücadele 20/Kalem 43
-Cizye âyetinde,”küçülüp,boyun eğerek” konusu, Allah’ın dinini kabul etmeyenlerin dünyada da zelil olacaklarını bildirir. Tevbe 29 / A’râf 152
O, mülkü dilediğine verip dilediğinden alandır. Mülkten anlaşılan, muhtaç olma zilletinden kurtulmak ve bunun için lazım olan ilimle ilimlenmektir. İşte bunu dilediğine verir (Mu’iz) , dilediğinden alır (Müzil)
Allah, kimin kalbinden perdeyi kaldırır, Allah’tan başka hiçbir şeye muhtaç olmayacak derecede kanaat ihsan eder ve nefsinin hevai arzularını etkisiz kılacak kuvveti verirse onu aziz kılmış ve bu dünyada ona mülk vermiş olur. (Mu’iz)
“…fakat siz kendi kendinizi yaktınız. Hep Müslümanların felakete düşmesini beklediniz. Din hakkında şüphelere düştünüz. Sizi boş emeller aldattı. Nihâyet işte Allah’ın emri geliverdi. Allah’a karşı sizi aldatan aldattı. “ Hadîd 14
Bu zilletin son perdesidir. Allah burada Müzil ismi ile seslenmektedir.
İnsan Allah’tan başka neye muhtaç ise fakirdir. Çünkü, bu ihtiyaçlar hiç bitmez. Bu muhtaçlık fâni olan şeylerden beklenti sebebiyle olur. Herhangi bir şeye ihtiyaç duyulması nefistendir. Nefsin, kendi sahibine zulmüdür.
İnsanın ihtiyacı üç sebepten olur: Kanaatkar olmamak, tamah, hırs. Kanaatkar olmamak ve tamah, dünyevi sebeplerdendir. Hırs ise hem dünyevi hem uhrevi olabilir.Bu ahlâk kimde varsa zillet sahibidir. Hakiki mülk ise bu zilletten kurtuluştur. Bu kurtuluş ile Muiz ismi insanda tecelli etmiş olur. Bu kul Allah’la dolmuştur. Zengindir. Verdiklerine ve vermediklerine şükreder.
Bu gün mülk Senindir, Ya Mu’iz!
Evvel de böyle imiş, bilemedik lâkin biz.