Kategori arşivi: 1.01.NUR-AMEL-MİRAC-A’MAK- ZİKİR

NUR-AMEL-MİRAC-A’MAK- ZİKİR

NUR-AMEL-MİRAC-A’MAK- ZİKİR

 

Namaz nurdur. Zira Allah-ü Teâlâ’ya varan yolun aydınlığıdır. Günde hiç değilse beş vakit,  toplam bir saat huzurda durmuş olmayı getirir. Bu duruş için maddi ve manevi temiz olarak, kalbimizi her türlü  olumsuz düşüncelerden korumaya çalışarak, ruhumuz ve bedenimizle tam olarak yönelmiş oluruz. Namazın âyetlerle en çok bahsedilen ibadet olduğunu bilme şuuru içinde, önemini hatırlayarak, yolculuğumuzu yapmalıyız. Her gün hiç aksatmadan ve zaruretsiz kazaya bırakmadan kendimiz için yapabileceğimiz en büyük iyilik olduğunu bilme şuuru içinde namaz kılmalıyız. Namaz sırasında, eğer gaflet ile namaz dışında kalırsak, yani bazı düşünceler, kuruntular ile namazın özüne giremezsek, okuduklarımız, namaz içi tesbihlerimiz karışacak, kaçıncı rekâtı kıldığımız unutulacaktır. Bu sebepten namaz kılarken ayık, uyanık olmak gereği vardır. Namazı kimin huzurunda kıldığımız, kimin emri üzerine kıldığımızı bilme şuuru, bizi ayık tutar. Namaz terbiye edicimiz tarafından öylesine şekillendirilmiştir ki, bu usul üzere sistemin içine girilip, sırasıyla her farz ve vacip yapılırken, bunları açık bir zihin ile takip etmek, mecburen ayık olmayı getirir. Bu bakımdan ibadetlerin usulleri üzerinde ciddi olarak durulmaktadır. Günde hiç olmazsa bir saat, kulun ayıklığı sağlaması ve  Rabbi ile münasebetini yakalayabilmesi için sistematik bir düzen ile namaz kılınması üzerinde önemle durulmuştur.

Allah’a yaklaşma, yakîni yakalama gibi bir kavramdan haberi olmayanlar için bir emri yerine getirmek mahiyetinde olsa bile, namaz kılmak için usul hakkında bilgilenme şartı vardır. Böylece usul hakkında titizlenmek suretiyle, hiç bilmese bile bir gün ayık olarak huzurda durma başarılacaktır. Bu bakımdan namaz nurdur. Allah’a giden yola ışık veren bir nurdur. Nura kavuşturan bir sebeptir.

 

Namaz ameldir. Zira kulluğun ifadesidir. Kulun efendisinin emrine tâbi oluşudur. Hiçbir efendiye kul olmayıp, Yaradan’a kul olmayı benimseyiştir. Bütün efendilerin köleliğinden kurtulup, zincirleri kırıp, varlığının sebebi olana şükretmedir. Varlıkları kendi gibi, başka bir varlığa muhtaç olan her şeyin, yani her sonu olanın esaretinden kurtulmadır. Özünde taşıdığı ve ezelden beri özgürlüğüne düşkün olan ruhunun esaretten kurtuluşudur. Bu, ruh dinginliğidir. Hiçbir şeye tutsak olmama, sadece kendini var edene büyük bir gönül borcu ile zaruri bağlanıştır. Bu sebepten amellerin başıdır. Zira namazda, kimseye eğilmeyenin sadece Rabbine eğilmesi vardır. Kimseye secde etmeyen, ululamayanın Rabbine secdesi, ululaması vardır. Bu  secdede yere, en kıymetli olan başını, alnını  yüzünü sürmesi vardır. Toprak seviyesine iniş, sadece O’nun huzurunda yerle bir oluş tevazu’u vardır.  hiçbir şeyin önünde alçalmayan ruhun ve bedenin, O’na takdimi, yere serilişi vardır. Bu bakımdan namaz en önemli amellerdendir.

 

Namaz miraçtır. Mirac Gecesi Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) yükselmiş, mirac yapmıştır. Bu gecede O’nun yolundan gelecek olan ümmetine bu geceyi yaşama imkânı hediye edilmek üzere, namaz farz kılınmıştır. Böylece bizlere de mirac yapma ezelimize yükselme, bütün Peygamberler ile görüşme, selâmlaşma şansı tanınmıştır. Bu, İlâhi Rahmetin bizleri de kapsaması demektir.  Bizlere de Peygamberimiz(s.a.v.)’in en önemli bir sünnetini yaşama şansının açılması demektir.

 

Namaz  a’maktır. A’mak derinlik demektir. Namaz öyle bir derinliktir ki, kişi yaşarken kendinden giderek uzaklaşarak yaşar. Kendi bir yerde kalır. Hayal olan kendi  ise kendinden uzaklaşarak yaşamaya devam eder. Kendi olamama durumu ile de hayatını tamamlayabilir. Çoğu insan kendi olmadan kendinden habersiz olarak, kendi hakikatini örterek, kendi hakikatinden uzaklaşarak yaşarken; olması lâzım gelen olur, kendine ters düşen bir halin içinde başka bir şey olarak kendini kendi sanarak yaşar. İşte namaz, kendi özümüze gidiş, kendi derinliğimize iniş, kendi gerçeğimizi görüş ve kabul ediş, hatta kendi hakikatimizden memnun oluşumuzu sağlayacak olan özümüze doğru yolculuğumuzun başlamasını sağlar. Devam edip daim namaz kılanlardan oldukça da, kendi derinliğimize kavuşmamızı ve orada sabitlik ve sağlamlık kazanmamızı sağlar.  Bunun manası şudur: Yolculuğun sonunda kendimizi bulurken, kendimizi tanımış oluruz.  Malumdur ki, kendini bilen Rabbini bilecektir.

 

Namaz zikirdir. Zikir anma manasını taşır. Namaz Allah’ı anma, O’nunla konuşma, O’nunla olma, buluşma demektir. Namaz zikirdir, çünkü içinde Allah vardır. Zikirdir, zira karşılıklı konuşma vardır. Her ne kadar biz O’nu duymuyorsak da O bizi duymakta ve görmektedir. Zikrin bir manası da Allah’lı olmaktır veya Allah ile olmaktır. İnsan  Allah ile olduğu zaman kendisinden hiçbir kötü iş çıkmaz. Ne zaman ki Allah’ı düşünmüyordur, anmıyordur yani uzaktır, o zaman kendisinden kötülük veya günah zuhur eder. İşte namazın kendisi bizzat zikirdir ki içinde olduğumuz müddetçe bizden günah ve olumsuzluk uzak olur. Namaz bu manada eda edilmelidir. Bunun için de ayık olarak namaza yaklaşmalıdır.