KUDDÛS (EL-Kuddûs) (5)
Her türlü eksiklik ve noksanlıktan uzak,tüm kemal sıfatları ile donanmış
Kur’an’ı Kerim’de :
1)Meleklerin Allah’ı tesbih etmesi ve takdis etmesi manâsında: Bakara /30
2)Rûhu’l Kudüs,yani Cebrail manâsında:Bakara 87,253/ Mâide 110/ Nahl102
3)Aynı kökten gelen Mukaddes manâsında;Tâhâ 12/Nâziat 16/ Mâide 21
4)Allah’ın nitelenmesi olarak,el-Kuddüs vasfı ise Haşr 23/ Cum’a 1
Yani Kur’an’da Allah’ın ismi olarak iki yerde geçer. Allah; tasavvur edilen, hissedilen, düşünülen, sanılan her türlü vasıftan münezzehtir (yani uzaktır). Daha önemlisi insanların kemal sıfatları sandıkları sıfatlardan da münezzehtir. Kemalât yani güzelleşme ve mükemmel olmaya gidiş, kul için vardır. Allah’ın kemali yoktur. Allah kul için mümkün olan noksanlık sıfatlarından (cehalet, körlük, sağırlık, dilsizlik, acziyet…gibi) ve de yine kul için mümkün olan kemal sıfatlarından (ilimlenme, iradelenme, görmede derinleşme, daha gelişkin konuşma…gibi) münezzehtir.
Bu isimden kula düşen nisbet şöyledir: Bu ismin tecellisine uğrayan kimse Allah’dan başka hiçbir şeyi murad etmez. Kuddüs ismi kutsal, aziz manâsına gelir. Ve bir insan için Kuddüs isminden pay almak ,bu ismin tecelliyatına uğramak demek ; insanın önce kemal sıfatları ile donanması demektir. Kulun kuddüs oluşu yani bu ismin yansıması ilmini ve iradesini tenzih etmesi ile olur. İlmin tenzihinden murad edilen, duyularla bilinen ve hayallerin karıştığı ilimden sıyrılmaktır. Bu marifetullahtır. Marifetullah’da kalbî biliş vardır. İradenin tenzihinden murad edilen ise, ne zahiri duyular vasıtasıyla, ne de kalp ile nail olunan zevklere iltifat etmeyip; iradesini Allah’ın iradesine bırakmaktır. Böylece cüz’i irade ile hareket etmekten kurtulup, yani artık gayretten sıyrılıp, sadece iyiliğe yönlendiren külli iradenin hükmüne kendini bırakmaktır. Bu asla kolay olmayan bir haldir. Ancak yüksek makamda olan evliyada görülen bir isimlenmedir.Onların kutsallığı nefislerinin kötü tavsiyelerinden iradeleri ile kurtulmuş olmak, bu hali sabitlik içinde devam ettirebilmek, hatta bu yaşam tarzını tabii olarak benimseyip ahlâklı yaşamayı tabii olarak başarabilmek ile olur.
Bu ismin ahiret inancı ile çok yakın bir ilgisi vardır. Zira ahiretin yani ebedi hayatın olduğuna inanılmasa, bu derece dünya hayatının terk edilmesi mümkün olmazdı. İnsanların çoğu Allah’ın varlığına inanır, lâkin ebedi hayatın varlığına sadece lisanen inanır, kalben inanmak çok zordur. İşte kalbin inanışı Allah’ın verdiği bir sırdır. Kalpte Allah’ın mevcudiyeti ile alâkalıdır. Bu sebeple bu isim ile isimlenen az bir kısma hürmetle bakmalıyız.
Bütün isimlerden varsa birer nokta,
Alamazsın Kuddüs’ten bir cüz asla.
Olur ise noktalar bir derya,
Verirler kuddüsten bir hırka.