Kategori arşivi: 5.11.Rüya Alemi

Rüya Alemi

Rüya Alemi:

İnsanlar iki türlü görürler. Baş gözü ile ve kalp gözü ile. Kalp gözü ile görmeye basiret denir.

“And olsun ki sen (dünyada) bundan gaflette idin. İşte senden perdeni kaldırıp, açtık. Bu gün gözün(ne kadar) keskindir”                                                                  Kâf/22

Peygamberler, basiret ile Lehv-i Mahfuz’u açık olarak görürler. İnsanlardan da ancak müttaki olanlara ve dünya sevgisi ile kuşatılmamış olanlara basiret açılmıştır. Müttakilik yani takva sahibi olmak, dış görünüş ile değil, kalp ile mümkündür. İnsanlar öldüklerinde mülk âleminden ayrıldıklarında, gayb ve melekût âlemine ulaştıklarında, basiret ile görebilirler. İşte dünyada yaşar iken basiret ile görebilenler, ölmeden evvel ölme sırrına erenlerdir. İnsanlardan basiret ehli olmayanların, ölmeden evvel göremeyişlerinin sebebi ise; dünya sevgisi ve şehveti sebebiyle kalplerinin üzerine kalın perde çekilmiş olmasıdır. Bu perde, görmez eder. İnsanlar uyanık iken duyuları sebebiyle, etrafları ile devamlı alâkalıdırlar. Uykuda iken ise duyular çalışmaz. Ve duyuların algıları bu sebepten kalbe ulaşmaz. İşte bu sebepten uykuda iken, rüya âleminden bazı görüşler olabilir. Uykuda duyular durduğu halde, hayal kuvveti çalışır. Dolayısıyla Lehv-i Mahfuz’da olanların bir kısmı kalbe aksedince, hayal kuvveti bunu hemen alır ve dünya hayatında algılayacağımız bir imgeye adeta tercüme ederek, anlayabileceğimiz şekle çevirmiş olur. Bir misal ile anlatır. Bunu hayalde muhafaza eder. Kişi uyanınca, Lehv-i Mahfuz’da seyrettiğini değil, hayale misal ile yerleştirileni hatırlar. Bu bakımdan rüya, bu konulara vakıf olanlarca,  tabir edilmelidir.

“Rüyasında Beni gören, gerçekten Beni görmüştür. Çünkü şeytan, Benim suretime giremez”

Buhari ve Müslim

“İyi ve salih rüya, nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür”

“And olsun ki Allah, Resûl’ünün gördüğü rüyanın hak olduğunu tasdik etmiştir”                                        Feth/ 27