Fakirlik halinde yoksulun uyması gerekenler:
Fakire ait, fakirliğinde uyması gereken edepler vardır:
Bâtıni edeb: Yoksulluğu Allah(c.c.)’tan bilmeli ve kerih görmemelidir. “Niye ben?” diyerek, isyan etmemelidir. Fakirlikten hoşlanmayabilir. Ama Allah’ın kendisi için uygun gördüğünü, kerih görmemelidir. Bâtıni edebin en alt derecesi budur. Buna riayet etmek vacip olup, isyan etmek hem haramdır ve hem de fakirliğin getireceği mükâfatı da yok eder. Boşu boşuna fakirlik çekilmiş olur.
Daha üstün olan Bâtıni edep, fakirliği sevip, razı olmaktır.
Daha da üstünü, zenginliğin yorgunluğunu bilmek, yoksulluğu istemek, buna sevinmek, şükretmektir.
Yani her yoksulun makbul olmadığını anlamış olduk. Makbul olan fakir; şikâyet etmeyen, kadere razı olan, alacağı mükâfatı sebebiyle fakirliğine sevinen kimsedir.
Zahirî edeb: Tok gözlü olmak, ima yolu ile veya aleni olarak, kimseye halini belli etmemek, şikâyet etmemektir. “Allah-ü Tealâ kalabalık aileye sahip, tok gözlü fakiri sever” Hadisini unutmamalıdır. Allah(c.c.) bu ahlâkta olan fakirleri meth etmek üzere:
“Cahil olan, iffetlerinden dolayı, onları zengin zanneder” (Bakara/273) buyurmuştur.
Süfyan-ı Sevrî ise: “ Amellerin efdali, sıkıntısını duyurmamaktır” demiştir.
İşlerindeki edeb: Zengine zenginliğinden dolayı tevazu göstermemelidir, iltifatta aşırı gitmemelidir. Vakarını korumalıdır. Bunun aksi, zillettir. Fakir zengine zillet göstermemelidir. İnsanlar ancak Rablerine karşı zillete düşerler ve küçülür gibi olurlarsa, büyümüş olurlar. Fakir zenginlerle düşüp, kalkmamalıdır. Sohbet cemaatlerinde, yardım edilen yerlerde olursa, mahzuru yoktur. Kısaca fakir zenginden ummamalıdır. Herkes sadece Allah’tan ummalıdır. Zengine düşen ise, fakire tevazu göstermesidir. Zengin, zengin bir arkadaşına nasıl davranıyorsa, fakir dostuna da öyle davranmalıdır.
Amellerindeki edeb: Fakir fakirliği sebebiyle, amelinde tembellik etmemelidir. Kendinden daha kötü durumda olup, ibadetinde kendinden daha sağlam ve sâdık olanları hatırlamalıdır. Ayrıca zorlukla temin ettiği nafakasından, çoluk çocuğunun rızkını kısmamak şartı ile, kendinden daha zor durumda olanlara vermelidir. Eline geçen fazla olup, birikecek gibi olursa, hiç saklamayıp, ihtiyacı olana elinden çıkarmaktır. Çünkü ihtiyaçlının halini en iyi kendisi bilmektedir.