Kategori arşivi: 31. Lâtif

Lâtif

LÂTİF  (el-Lâtif)         (31)   

İhtiyaçları en ince noktasına kadar bilip, karşılayan.

 

Kur’an-ı kerim’de : Yedi defa geçer. İkisinde tek başına, beşinde “habîr” ismi ile beraber kullanılmıştır.

 

1)  Tek olarak:  “ O hiç yarattığını bilmez mi? O Lâtiftir, her şeyden haberdardır” Mülk 14 / Yusuf  100

 

2)  Habîr ismi ile “ lâtifü’l habir” olarak beş Âyette: En’âm103/ Hacc 63/ Lokman 16/ Ahzâb 34/ Mülk 14

 

Lâtif isminin manâsı yumuşaklıkla bir işin yapılması, yaptırılması demektir. İşlerin yerine getirilmesi belli bir hüküm ile, yani tedbir ile olur. İşte yerine getirilmesi tedbire muhtaç olan işleri bütün incelikleri ile bilerek, yumuşaklık içinde gereken yere ulaştırmak, Lâtif ismi ile olur. Burada işler yumuşaklık ile yerine getirilirken, lûtuf kemal mertebesinde olmalıdır. Yani lûtfun kemalinde olarak var oluşu ancak,Allah’ü Tealâ için mümkündür.

 

Meselâ ceninin anne karnında kaç kat örtü altında korunarak, büyütülmesi hem ince meseledir, hem de Allah’ın lûtfundandır. Çocuk belli bir süre annesinden göbek kordonu ile beslenir. Doğduktan sonra ise hemen emme refleksi oluşarak, memeyi emer. Bütün bunlar Lâtif ismi ile olur. Annenin sütünün ılıklığı, muhtevası, psikolojik etkisi hepsi ayrı lûtuflardır. İnsanda mevcut olan bütün azalar ayrı birer lûtuftur. Yerin, göğün, güneşin, hatta güneşin yerküreye uzaklığının dahi tam yeterli oluşu, toprağın, suyun, bitkilerin ve hayvanların yaradılışı hepsi lûtuf iledir. İnsana faydasına göre lûtufların en ince teferruatını düşünerek sunuş da lûtuftur.

 

Dünya hayatı kısa bir süredir, ahiret ise ebedi. Kısa olan dünya hayatındaki pek az bir taate karşılık, ahirette ebedi saadet verilişi de lûtuftur.Yani kul, taatine karşılık olarak almış olmaz, çünkü taati belli bir süre içinde yapmıştır. Halbuki ahirette bu taatin karşılığı ebediyen devam edecektir. Verişlerinin karşılığı ile aldıklarının arasında zaman bakımından da bir oran yoktur.

 

Kula taşıyamayacağı yükü yüklememesi de ayrı bir lûtuftur. İnsanlara bazı şeylerin çokça verilmesi kadar, mahrum edilmesi de lûtuftur. Bu konuyu iyi anlamak ve buradaki inceliklere vâkıf olmak lazımdır. “  De ki ;bu Allah’ın lûtfu keremindendir. Onu dilediğine verir.”

 

Bu ismin insana yansıması, yani tecellisi şöyledir:

İnsan Allah’ın inceliklerine vâkıf olduğu kadar lâtif olur. Lâtif olan kişide koyu taassub olmaz. Allah’ı tanıdığı gibi anlatır. Bu anlatılanda korkudan çok sevgi, öfkeden çok merhamet, ümit, saygı, hoşgörü vardır. İnsanları Allah yoluna davet ederken lâtif davranır, yumuşaklıkla celbeder. Öyle ki bu kişilerin letafeti konuşmalarına olduğu kadar tavır ve hareketlerine, oturup kalkmalarına intikal eder. İnsanlar bu kişiler ile Allah’a çekilirler ve idrak edebilirler.