- Kadir gecesi:(Leyle-i Kadr)
“Kadr” kelimesi mâna itibariyle; kudret, takdir, şeref, iyilik, tazyik, hüküm kaza gibi güzel anlamları toplar.
Hüküm gecesi denmesindeki mâna; Duhan Sûresinde: “(O bir gecedir ki) her hikmetli iş nezdimizden bir emir ile, o zaman ayrılır” buyurulması sebebiyledir. Bu âyette geçen “leyle-i mübareke” nin Kadir gecesi olduğunda, müfessirler ortak görüş sahibidirler. Hüküm gecesidir, çünkü hikmet gecesidir. Buradaki en önemli hikmet ise; emir ve yasak hükümleri içeren Kur’an, artık daha sonra Peygamber gönderilmeyeceği kesin olan ahir zaman ümmetine , bulundukları devre en uygun ve en gerekli şekli ile bu gece indirilmiş olmasıdır. Hüküm gecesidir, çünkü her İlâhi hüküm bir hikmete bağlı olarak bu gecede, insanlara lâzım olacak en uygun şekli ile, Lehv-i Mahfuz’dan dünya semalarına inmiştir.
Şeref ve azamet gecesidir, çünkü; “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır” şeklinde, Allah-ü Tealâ tarafından bildirilmiştir.
Tazyik gecesidir, çünkü; “Onda melekler ve Ruh Rablerinin izni ile iner de iner” diye bildirilmiştir. Bu tazyik:
-Kur’an-ı Kerimin ilk inmesi, Cebrail a.s.ın, Hz. Peygamber(s.a.v.)’i sıkıştırması, tazyiki ile başlamıştır.
-O gece meleklere gökyüzü dar gelir ve birbirini sıkıştırırlar.
-Kur’anın inişi, o kadar şerefli bir olaydır ki, bundan çok büyük bir hayır ve selâmet oluşur. Bu hayır ve selâmet de güzel olmayan şeyler üzerinde galip gelerek, tazyik yapar. (Rahmetim, gadabımı geçti).
İşte ancak bir kısmını sayabildiğimiz yukarıdaki sebepler dolayısıyla bu gece; kadri, kıymeti çok büyük bir fırsatlar gecesidir.
Bu gecenin kıymeti; bu gecede kıyamete kadar Zât’ı tarafından korunacak ve hükümleri asla değiştirilemeyecek olan, Kur’an-ı Kerim’in nazil olmasıdır(indirilmesidir). İnsanlığın doğru olarak yol almasında, kıyamete kadar baki olacak olan rehber, yani Kur’an-ı mübin, emin ve kutsal olan Cebrail a.s. vasıtasıyla nazil olmuştur.
İbn-i Abbas(r.a.);
“Kur’an-ı Kerim Ramazan ayında, Kadir gecesinde, tüm olarak Lehv-i Mahfuz’dan dünya sema’ına indirildi. Sonra Cebrail a.s. yirmi üç senede olaylara göre, sûre sûre, âyet âyet Hz. Muhammed (s.a.v.)’e arz etmiştir. Allah-ü Tealâ, bunu Vakıa sûresinin 75. âyetinde bildiriyor” demiştir.
“İbrahim a.s.’ın suhufu, Ramazan’dan üç gece sonra; Davud a.s.’ın Zebur’u, Ramazan’ın 18. gecesinden sonra; İsa a.s.’ın İncil’i, Ramazan’dan 13 gece geçince indirildi. Kur’an-ı Kerim, Ramazan’ın 24. gecesinde indirildi” Ebû Zer Gıfarî(r.a.)
Allah-ü Tealâ, Kur’an-ı Kerim’deki “Kadr” suresini, Kadir gecesi hakkında indirmiştir.
“Biz, O’nu Kadir gecesinde indirdik” (1)
“Kadir gecesini sana idrak ettiren nedir?” (2)
“Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır” (3)
“Melekler ve Ruh(Cebrail), Rablerinin izni ile, her bir iş için nüzûl eder(iner)ler” (4)
“O gece tan yeri ağarıncaya kadar bir selâmdır” (5)
Kadir gecesi, gündüz başlayıp, gece devam eden ve fecre(tan yeri ağarana) kadar devam eden bir selâm gecesidir. Bu gün ve gecede melekler Mü’minlere selâm ve dua ederler. Bu gece her türlü kötülük ve afetten, şeytanın vesvese ve şerrinden selâmet vardır. Böylece anlamaktayız ki, bu gecede her zamankinden daha bol olmak üzere, Allah-ü Zü-l Celâl’in rahmet deryası coşup, taşmaktadır. Bu gecenin özel hayrı, bu gecede ibadet, iyilik ve gayretini arttırabilenler, seksen üç yıl(bin ay), ibadet yapmış olanlardan daha fazla rahmete gark olacaklardır. Çünkü; âyette bildirildiği üzere: “Kadir gecesi; (içinde Kadir gecesi olmayan) bin aydan daha hayırlıdır”.
Eski kavimlerde yaşayan insanların ömrü daha uzundu. Ahir zaman ümmetinin ömrü ise, evvel gelenlere göre daha kısadır. Hz. Peygamberimiz (s.a.v.), kıymetli eshabına, daha önce gelmiş olanlardan, Allah yolunda seksen yıl, niyetini bozmayıp, günah işlemeden durabilenlerden haber verdiklerinde, eshab mahzun olmuşlar, böyle uzun bir ömre sahip olup, Allah yolunda sağlam durup duramayacaklarını düşünmüşlerdir. Bunun üzerine bu sûrenin nazil olduğu rivayeti vardır. Müfessirler de( H.Yazır) ömrün az olup, ibadetin ve taatin geçmiş ümmetler kadar yapılamayacağı endişesine karşılık, bin aydan daha hayırlı olan Kadir günü ve gecesi lûtfedilmiştir, demişlerdir. Gerçekten, ömrün uzunluğu, Allah’a ulaşmak ve yakini elde etmek için gerekli değil midir? Allah-ü Tealâ, biz son devir ümmetine her yıl tekrar elimize geçen bir imkân vermekle, sonsuz lûtfetmiş olmuyor mu?
“Faziletine inanarak ve mükâfatını umarak Kadir gecesini ihya eden kişinin, geçmiş günahları mağfiret olunur” Hadis-i Şerif’i büyük bir müjdedir.
Kadir gecesi, Ramazan-ı Şerif’in son on günündedir. Kesin olan gün belirtilmemiştir. Lâkin kuvvetli olan ihtimal, 27. gecedir.
Hz.Peygamber(s.a.v.);
“Ben size, Kadir Gecesini aramak isteyene, Ramazan-ı Şerif’in son on gününde aramanızı, 27. gecesine başvurmanızı söylerim” buyurmuştur.
“Kadir Gecesini, Ramazan’ın son yedisinde arayın”
Müslim/Ebû Davud
“Kadir Gecesini arayın. Kim onu arayacaksa (Ramazan’ın) yirmi yedisinde arasın” İmam Ahmed
“Kadir Gecesini Ramazan’ın son on gününde arayın”
Tirmızi
“Kadir Gecesini Ramazan’ın yirmi üçüncü gecesinde arayın” Taberani
“Kadir Gecesini Ramazan’ın son on gününde veya son yedi gününde arayın” Müslim
“İçinizden bazı insanların rüyalarında Kadir gecesi ilk yedide gösterildi. Siz onu son onda arayın” Buhari
“Kadir Gecesi, Ramazan ayının son yedi gününün ortalarındadır. O gecenin sabahında güneş berrak doğar. Baktım, öyle gördüm”. Müsned/A.b.Hambel
İmam Âzam’a göre de, daha ziyade Ramazan’ın 27. gecesi olduğuna işaret vardır.
Kadir Gecesinin kullara açık olarak bildirilmeyip, saklanmasındaki hikmet; bu gece çokça ibadet eden kulların, ibadetlerine güvenip, azabdan emin olmalarını ve fazla ümitli olarak, taşkınlık yapmalarını engellemek içindir, denmektedir.
Bu gecenin alâmetleri hakkında, müfessirler;
“Leyle-i Kadr gecesinde hava ne soğuk, ne de sıcaktır. O gecede tam bir suhûlet ve rahatlık vardır.Güneş yakıcı bir halde değildir. Bu belirtiler ise, Kadir Gece’sinin alâmetleridir” Kurtubî
Kadir gecesinin ihya edilmesi:
Hz.Aişe Validemiz, Resulullah Efendimiz (s.a.v.)’e: “Yâ Resulullah! Bir gecenin Kadir gecesi olduğunu anlarsam o geceyi nasıl ihya edeyim?” diye sorarlar. Cevaben: “ Yâ Aişe! Bir gecenin Kadir gecesi olduğunu anlarsan şu duaya devam et: Allahım! Şüphesiz Sen affedicisin. Günahları bağışlamayı seversin. Benim günahlarımı da bağışla” buyurmuşlardır.
Hz. Peygamberimiz(s.a.v.) bu geceyi ihya etmek üzere:
-Diğer zamanlara göre, bilhassa Ramazan’ın son on gününde ibadetlerini arttırırlardı.
-Tevbe, dua ve niyazlarını daha çok yaparlardı ve ev halkına da bunu tavsiye ederlerdi.
-Bu gecelerde daha çok namaz kılarlar ve daha çok Kur’an okurlardı.
-Her Ramazan’da son on gününde itikâfa çekilirlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen’e göre; özel bir Kadir Gecesi namazı olmadığı halde, şöyle namaz kılınabilir:
“Kadir Gecesinde namaz kılarken en az iki rekât olmalıdır ve her rekâtında iki yüz âyet okumalıdır. Bu en az ölçüdür. Orta karar olanı yüz rekâttır. En çoğu da bin rekâttır. İki rekâttan çok kılındığında her rekâtta Fatiha’dan sonra Kadr Sûresi ve üç adet İhlâs sûresi okunup, iki rekâtta bir selâm verilir. Her halde tekellüften kaçınmalıdır”.
Tesbih namazı:
Makbul olan bir nafile namazdır. İnsan hiç olmazsa hayatında bir defa kılmalıdır, diye tavsiye edilmiştir. Mübarek gecelerde kılınabilir. Buraya, Kadir Gecesi de kılınabileceğini düşünerek, tarifini aldık. Dört rekâtlık bir namazdır. İstenirse iki rekâtta selâm verilerek, ama hiç konuşmadan iki bölümde kılınır. Veya dört rekât tek bir bölüm halinde kılınır. Bu namazda şu tesbih tekrarlanır:
“Sübhanallahi ve’l-hamdulillahi ve lâ İlâhe İllallah-ü vallahü ekber”
Niyet edilir ve:
1.Rekât:
“Sübhaneke” okunur,
15 defa tesbih okunur.(Yukarıdaki tesbih)
Eûzü besmele ile Fatiha ve bir sûre okunur.
10 defa tesbih okunur.
Rükû yapılır, rükûda üç defa “sübhane Rabbiye’l-azim” dedikten sonra
10 defa tesbih okunur.
Rükûdan “semiallahü…”diyerek kalkılır ve ayakta
10 defa tesbih okunur.
Allah-ü Ekber diyerek secdeye varılır ve secdede üç defa “sübhane Rabbiye’l a’lâ” denir.
Sonra 10 defa tesbih okunur.
Allah-ü Ekber diye doğrulunca yine;
10 defa tesbih okunur.
Allah-ü Ekber diyerek tekrar secdeye varılır. Önce secde tesbihi ardından
10 defa bu tesbih okunur. Böylece birinci rekât tamamlanmış olur. Her rekâtta 75 adet olmak üzere toplam 300 adet tesbih okunmuş olur. 2.rekât, aynen birinci rekât gibi kılınır. Oturulduğunda, ikindi veya yatsının sünnetleri gibi “salli ve barik” duaları okunur. Sonra kalkarak üçüncü ve dördüncü rekâtlar tamamlanır.
Bize düşen görev:
Bizlere düşen ise, ömrümüzdeki her geceyi Kadir Gecesi bilerek, kulluğa devam etmektir. Esasen, Marifetullah’a erişildiğinde, o gece o kul için Kadir Gecesi demek değil midir? Bu gece aynen Kadr Sûresinde söylendiği gibi, İlâhi vahyin anlaşıldığı, idrak edildiği, ruhdaki ezeli bilginin karanlık bir gizlilikten, fecre, aydınlığa doğuşu , kalbe vahyin tenezzül edişi ise; bu gece Kadir Gecesi değil midir? İşte içinde Vahyin kalbe işlediği, nüfuz ettiği bir gece olan Kadir Gecesi bulunan Ramazan Ayı, bin aydan hayırlı olmaz mı? Bin ay yaklaşık seksen üç yıldır. Ömrün Kadre vakıf olmadan geçen seksen yılı, elbette bu vukufiyetin yanında, söz edilemez önemdedir.
Bu gece, dargınlarla barışmalı, mahzun olanların gönlü hoş edilmeli, aile büyükleri aranmalı, halleri sorulmalı, ihtiyaçları temin edilmelidir. Çevremizde yoksul olanlar varsa, zekâtımızı, fitremizi ayırdık diye, bunlara uzak kalmamalı, Allah-ü Tealâ’nın hesapsız olarak, rahmetini dağıtmasını göz önüne alarak; biz de hesapsız yardımda bulunmalıyız. Kendi kudretimizi biraz da olsa aşmalı, burada ileri gitmeyi göze almalıyız.
Kur’an okumalıyız ve bilhassa anlamı üzerinde tefekkür etmeliyiz. Bu gece, Kur’anın idrak edilmesi gereken gecedir. Sanki vahyin olduğu zamanda, o mekândaymışız gibi, içimizde hissetmeliyiz. Vahyin kalbimizde algılanmasına, idrak edilmesine sahip olamasak bile, vahyin nüzulüne sanki şahit olmuşuz gibi olmalıyız. Bu, Allah-ü Tealâ’nın ne kadar bizimle olduğunun bilincine varıştır. Bu beraberlik veya yakınlık içinde, elbette bizi her saniye gördüğünü, duyduğunu, kalplerimize vakıf olduğunu bilme şuurudur. İşte bu şuura ulaşan kişi, artık bundan sonra aşikâre veya gizlide hangi günahı işleyebilir? Bu yakîn şuuru içinde, fecrin aydınlığına ulaşan selâmet ehli, artık bir daha karanlığa dönemez. Böylece de Kadir gecesi idrak edilmiş olur.
Biz aciz kulları için, Rabbimiz mübarek kandil (aydınlanma) gecelerini, Arefe gecesini, Perşembeyi Cumaya bağlayan Cuma gecelerini, Pazarı Pazartesiye bağlayan Pazartesi gecelerini lûtfetmiştir. Bunu yeterli görmemiş, ezan saatlerini, sabah vakitlerini ayrıca lûtfetmiştir. Böylece, sanki her an tövbe etmemizi beklerken, affetmek için pek çok vesileler yaratmıştır. İşte Kadir günü ve gecesi böyle önemli, hatta bin aydan daha hayırlı olma önemini taşıyan bir gecedir. Bir defa Kadre uğrayan, bir daha Kadirsiz olmaz. Kadri, kıymeti bilinen olur. İnsanlar için de selâmet olur.
Rabbim, bizlere Kadir Gecesini idrak etmeyi, nasip et. İdrak edemeyenlere de merhamet ve anlayış nazarı ile bakmayı nasip et. Seni coşturup, rahmetini taşıran, bize olan aşkını anlamayı ve bizim de çevremize karşı böyle bir aşkla yaşamamızı nasip et. Amin, Elhamdü lillahi Rabbi’l Âlemin…