Kategori arşivi: 79.Müntakım

Müntakım

MÜNTAKIM  (el-Müntakım)      (79)

Suçluları lâyık oldukları şekilde cezalandıran

Kur’an-ı Kerim’de :

 

1)“müntakım” kavramının fiil ve sıfat olarak Allah’a nispet edilişi: Mâide 95/ A’râf 136/ Hicr 79/ Rûm 47/ Zuhruf 25,55

 

2)“müntakımûn”şeklinde azamet de içinde toplayarak: Secde 22/ Zuhrûf 41/ Duhân 16

 

3)“azizün zü’ntikam” olarak, aziz ismi ile birlikte: Âl-i İmrân 4/ Mâide 95/ İbrahim 47/  Zümer 37

 

Müntakım, ukubetle karşı koymak anlamına gelir. Bu cezalandırmada ferahlama, öç alma duyguları Allah’a izafe edilemez. Eskiden ilkel toplulukların ve günümüzde de maalesef Allah’ı tanımakta aciz kalan bazı cahillerin yanlış inançlara sahip oldukları gibi, Allah kullarından intikam alarak ferahlamaz, hınç alıp cezalandırmaz. Buradaki söz edilen cezalandırma,Allah-ü Teâlâ’nın belki de kullarına bir ihsanıdır. Ahiret inancına sahip olan bir kişi, ebedi hayat olarak ahireti esas aldığından dünyadaki cezalandırılmanın, ebedi hayatı kazanmak için belâ ve imtihanlar olduğunu bilir. Ya da ahiretteki intikamın aziz oluşu, orada inanan kimsenin bir miktar Cehennem’e uğrayarak, sonunda Cennet’e gelmesiyle, ebedi huzura kavuşmuş olması ve böylece yine Allah’ın azîz olan intikamında rahmetini bulmasıdır. Yoksa Allah’ın kulları ile arasında, Zât’ına ait bir meselesi sebebiyle cezalandırması düşünülemez. Allah-ü Teâlâ kullarının kendisine yaklaşmasını murad ederek; cezalarla belki aklı başına gelir de tevbesini yapar; ya da pişmanlık duygusunu cezalardan korkarak yaşar diye Müntakım ismini kullanmakla lûtfeder.

 

Bu cezalandırma hemen olmaz. Kulların tevbe etmelerine fırsat ve mühlet verdikten  ve bu mühleti tehir ettikten sonradır. Bu mühlet içinde tekrar başka günahlara yönelip, günahları artmakta ise, ceza vermeyi öne alır. Böylece cezası ile meşgul iken, daha başka günahlara bulaşmaktan da korunmuş olur.

 

Bu ismin kula yansıması; kişi Müntakım ismi ile isimlendiğinde, Allah’ın baş düşmanı olan nefsini cezalandırarak, intikamını alır.

 

İnsanlar, Allah’ın Ahlâkı ile ahlâklanmadıklarında, yani, kötü ahlâk sahibi iken de intikamcıdırlar. Kişilerle aralarında geçen meseleler yüzünden intikam aldıklarında sevinirler, rahatlama ve ferahlama duyarlar. Bu, nefsin azgınlığı sebebiyle olan, ilkel bir duygudur. Müntakım ismi ile hiçbir alâkası yoktur.

 

Bu tip kişiler ne yazık ki Müslümanlar’ın arasında da bulunûr. Bunlar, aslında dünyayı sevdikleri için, dünyadan vazgeçmekle ve vakitlerini dünya nimetleri ile eğlenecekleri yerde, Allah’a taat ve ibadette bulunmakla geçirdikleri için; âdeta kendileri gibi olmayanlardan intikam almak istercesine, onları kolayca Cehennemlik kabul ederler. Böylece kendileri de, dünya nimetlerinden boş yere uzak kalmamış olurlar.

 

Müntakım ismi ile isimlenenlerde, intikam alınacak tek şey nefisleridir. Burada nefsin cezalandırılmasından sonra bir ferahlık vardır. Bu ferahlanma, nefsi bir illetten daha temizlemenin getirdiği ve kişiyi Allah’a bir adım daha yaklaştıran bir ferahlamadır.

 

İntikam almak, kin, haset vs., gibi ahlâklar, kötü ahlâk olup, nefse aittirler. Nefsi ile uğraşan, onu ıslâh için çalışan kişi, kâh nefsinin isteklerinin aksini yaparak, kâh onun serkeşliği halinde cezalandırarak, nefsini terbiyeye sokmuş olur. Sonunda nefsin bir arzu ve ihtirası kalmayıp, mecalsiz bir köşeye sindiğinde, bu nefsin sahibi olan kişide, intikam alacak bir merci de kalmaz. Dolayısıyla, Müntakım ismi, kişiye eminlik makamına kadar, lazımdır.

 

Müntakım ismi ile beraber, diğer isimlerle kemalinde isimlenmiş olan ve sıfatlarıyla kemalinde sıfatlanmış olan kişilerde, Müntakım isminin icrası devam eder. Diğer nefislerin sahiplerine yardım için ve onları Allah’a yaklaştırmak için, devam eder.