DUA
Ya! Rabbim! Dünyayı verdin, sahiplenme, dedin. Ahireti vaat ettin. Sahibi Ben’im, dedin. Biz dünyada yaşarken, nasıl yüz çevirebiliriz? Ahirette sadece Senin merhametine muhtaç iken, buradaki amellerimizi nasıl şevk ile, yapabiliriz? Sıratını dünyaya kurmuşsun, nasıl üzerinde yürüyebiliriz? Burada yürümeyi başaramaz isek, ahirette Cehennem üzerine kurduğundan nasıl geçebiliriz?
Sen dilemezsen, biz nasıl dileriz? Sen sevdirmezsen, biz nasıl severiz?
Bizlerden nasıl insan olunur? Bizler başı boşlar güruhu gibiyiz. Her an Senden gaflet içinde yaşamaktan ve kendimizi var etmekten başka bir şey yapamıyoruz. Senin ömür boyu verdiğin lokmaları unutup, birine biraz bir şey versek, veren el olduğumuzu düşünüyoruz. Senin emanet olarak verdiklerini, sanki kendimiz kazanmışız gibi sahipleniyoruz. Ancak emanet ettiklerini aldığın zaman, seni hatırlayıp, Sana isyan ediyor ve hesap soruyoruz. Bizleri affetmezsen, iki dünyamız da harap…
Bizlerden beklediklerini, Seni anlamaya başladıkça, anlıyoruz. Bizlere düşen; dünyadan yüz çevirecek gücü vermeni, Senden istemek. Sonra ibadetler kısmında, boşa gidermişçesine devamlılık, ama rahmetinden ümit kesmeden, sadece Rahmetine güvenerek devamlılık. Biliyoruz ki, az olan amelimiz ile kibirlenmezsek, merhametin o az olanı çoğaltacaktır. Bizden kul olduğumuzu, varlığımızın ancak Seninle devam ettiğini bilme şuuru içinde, yaşamamızı istiyorsun. Hiçbir şeyimize güvenmeden, zaten neyimiz olabilir ki?
Ümidimiz, burada merhametine gark olduğumuz gibi, ahirette de merhametinin deryasında kaybolmak. Başka da bir şey yok.
Ya! İlâhi! Kalbimizi ve âzalarımızı doldur da, bizde Senden başka bir şey kalmasın. Bir an önce tevhidine erdir de, ikilikten eser kalmasın. Ben ve Sen olunca, günah çok. Ben yok olunca, biliyorum günah yok. Sen bilirsin, dilediğini yaparsın. Bize düşen ise, emirlerini tutmak, yasaklarından kaçmak, kula kul olmamak, kulu esir almamak, varlık zehirinden soyunmak, yokluk kisvesine bürünmek, asla ama asla Sen’i unutmamak…
Rahmetinden hiç ümit kesmeyenler olarak; amellerimizi de ya kabul eder veya reddedersin diye bilip, devam edenler olarak; kalbimizin ve âzalarımızın da sana şahitlik edeceklerinden bilgili olarak; dünyaya sırt çevirip, sıratında yürüyoruz. Senden umup, Senden bekliyoruz. Öbür âlemde de sıratından, burada alıştığımız gibi kolay geçmemizi nasib et, Ya! Erhamer-Rahimin! Ya! Rabbi Rahim! Ya! Allah!