Kategori arşivi: 45.Mücîb

Mücîb

MÜCİB  (el-Mücîb)      (45)

Dilek ve dualara karşılık veren (icabet eden)

Kuran- Kerim’de:

1)   Bir Âyette tekil olarak ve Allah’ı vasıflandırarak geçer.: “…Çünkü Rabbin  kullarına çok yakındır, dualarını kabul edendir.” Hûd 61

 

2)  Duaları kabul eden olarak:

“De ki: Dualarınız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?”Furkan 77

Dua edenin sıkıntısını giderip, rahatlatmanın sadece Allah’a mahsus olduğuna dair Neml 62

Duada herşeyden sıyrılıp, “dini Allah’a has kılarak” yapılmasının önemi ile ilgili  olarak, meselâ : Mü’min 14, 65/ Enfâl 24

 

3) Allah, Zâtını nitelerken “mucibun” olarak isimlendirirken, Azametini de katmıştır.  “…Biz de duayı ne güzel kabul ederiz” Sâffat 75

 

4)Dilekleri kabul eden olarak:

Her vesilede kulunun kendisinden dilemesini istemiştir. Mü’min 60.

“Biri benden bir şey istediğinde, onun dileğini yerine getiririm.” Bakara 186. Âyet

Yanlış bir işten duyulan pişmanlık ile de Allah’a yakarılabileceğini bildiren âyetler:

Bakara 152/    Hûd 90 / Nûr 31 / Zümer 53

 

5)Tevbelerin kabulü:

“Kâbilü’t – tevb” ifadesiyle geçer: Mü’min 3

Allah’ın tevbeleri kabul edeceği pek çok âyette mevcuttur. Meselâ : Tevbe 104/ Şûrâ25

 

Kelime manâsı icabet eden, cevap verendir. Allah dileyenlerin dileklerini  yerine getiren, dua edenlerin duasını kabul eden, sıkıntıya düşenlerin ihtiyacını gideren, böylece yarattıklarına mukabele edendir. Hatta istenilmeden, yalvarılmadan, ihtiyaçları bilip, lûtfundan ve kereminden verir. Bilgisi ezelden biliş olup, henüz ihtiyaç olmadan rızıkları ve ihtiyaçları karşılayacak sebepleri yaratmıştır.

İnsanlarda bu ismin tecelli edişi ile, o kişi Allah’ın istediklerine itaat eder. Yap dediklerini yapmada , yapma dediklerini yapmamada itina gösterir. Allah’ın emirlerini tam olarak düstur edinir. Asla dışında bir hareketi düşünemez bile. Sonra her taleb edeni Allah’ın gönderdiğini bilerek, reddetmez. Elindeki imkanları yettiği kadar talebleri karşılamaya çalışır. Hatta karşılayamadığı zamanlarda bile, imdat isteyeni terslemez, reddetmez, bir çaresini bulmaya çalışır. İsteyenin kendisinden istemesini ister. Bu yardımı gizler, başa kakmaz. “İsteyiciye gelince, onu da azarlayıp kovma” Duha 10.  âyetinin manâsını kavramıştır. Elinden geldiği kadar insanlara cevap olmaya çalışır.

 

Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) “ Bir paça yemeğine davet edilsem icabet ederim. Bir hayvan ayağı hediye edilse kabul eylerim” buyurmakla, insanların davetlerine icabet ettiğini, verilen hediyeleri de kabul ettiğini bildirmişlerdir.