Kategori arşivi: 4.05.Mektup-Murakabe ve Muhasebe

Mektup-Murakabe ve Muhasebe

Mektup:

Ya Rab! Bu gün yine Sana yazıyorum. Yardımına en çok ihtiyacım olduğu şu anda. Öğrendim ki benim içimden geldi, dediklerimin çoğu nefsimden gelenlermiş. Ben bunların ayırımını nasıl yapacağım? Nefsim beni oynatmaktaymış. Ben de sanıyordum ki, içimden gelen iyi bir kaynaktan, ne bileyim meselâ ruhumdan veya kalbimden geliyor. Halbuki böyle değilmiş. Ben sapla samanı ayıramaz halde olduğumu görüyorum. Mutlaka yardımın gerekli. Lûtfederek, yardım et!

Eğer nefsim iyi bir haldeyse, içimden gelene uymakta bir sakınca olmadığını anladım. Yavaş yavaş nefsimi düzeltebilirsem, o zaman içime uymamda bir sakınca olmayacak. Ama önce içimdeki su-i zanların, başkaları hakkındaki yorumların, kötü düşüncelerin tamamen kaybolması lâzım. Ben de şöyle düşünüyorum: Eğer içim dış âleme karşı hiç olmazsa lâkayd ise, içimden gelene uyabilirim. Yok eğer, içimde dolaşan bir sürü kötü fikir ve zan varsa, uymamalıyım; zira beni yanıltır. Ben böyle düşünüyorum.

Bu nefsimizle halimiz ne olacak? Ne zaman onun boynuna tasmayı geçirip, emrime ve kontrolüme alacağım? Uyarıyorum, sorguluyorum, kınıyorum, daimi gözetmeye çalışıyorum. Ama zayıfım, başarılı olamıyorum. O benim boynuma taktığı tasması ile, nerelere sürüklüyor. Dostlarımı düşman gösteriyor. Düşmanlarımı da dost. Bütün bu bilgileri öğrendiğim halde, yetmiyor. Bilgiyi öğrenmenin kıymeti, onu yaşamakla oluyormuş. Şimdi ben yaşayamayınca, bu bilgi, ancak bana acı veriyor. Zira eğer bu bilgi ile donanımlı olarak, ama hayatıma geçiremeden ölürsem, ne olacak? Bunca senedir imanlı olmaya çalıştığım halde, beni imansız ölüme götürecek… İşte bunun için nefsimin derdine düştüm. İçimdeki canavar veya sürüngen veya yaratıktan kurtulmak istiyorum. Ya ölsün veya bir kenara mecali kalmadan sinsin. Kendi vücuduma ve aklıma ben hakim olayım. Bunun için bütün yolları öğrendim. Yerine koymakta beni de diğer arkadaşlarım gibi başarılı kıl, ya Rab!

Sanıyorum ki, her kesin bulunduğu bir toplulukta en beteri, benim. Sanıyorum ki, onlarınki kolay, benim ki zor. Eğer Sen yardım etmezsen, gerçekten başaramam. Kolaylaştırıcı sebepleri yarat ve önüme çıkar, ya Rab!

Kendi nefsim, kendi ahlâkımı göstermiyor, başkalarının ahlâklarını gösteriyor. Böylece hep etrafımda kusur, eksiklik görmedeyim. Benim kusurlarım ne olacak? Bana zikrinle ve taatlerinle, kendi kusurlarımı göster, öyle fark edeyim ki, başka hiçbir şeyle uğraşacak takatim ve zamanım kalmasın. Ahirette, kendimizle baş başa kaldığımız o günde, nasıl olacak isek, burada da öyleymiş gibi yaşamayı nasip et. Sanki ahiretteyiz ve geri dönersek bir sürü şeyi düzelteceğiz ama o geri dönüş asla verilmeyecek. Ama şimdi o geri verilmeyecek olan ellerimizde. Bu düşünce ve aklî gidiş ile, şimdi ne yapacak isek, yapalım. Ya Ehram er-Rahimin! Ya Rauf ür-Rahim!

Ya! Malik, Ya Malik, Ya Malik!…