Kategori arşivi: 92.Nûr

Nûr

NÛR  (en-Nûr)      (92)

Nûrlandıran,nûr kaynağı

 

Kur’an-ı Kerim’de: 43 defa geçen Nûr kelimesi; iman, ışık, kurtuluş, Kur’an gibi manâlar taşır.

 

“Allah göklerin ve yerin nûrudur” Nûr 35

“ Yeryüzü Rabbinin nûru ile aydınlanır….” Zümer 69

 

Allah nûr değildir. Fakat nûr Allah’a aittir. İslâm alimleri Allah’ı nûr olarak kabul etmezler. Nûr’u Allah’a ait kabul ederler.

 

“İman edenler Allah’ın velileridir, onları zulmetten nûra çıkarır. Küfredenlerin yardımcısı ise şeytandır, o da onları nûrdan zulmete çıkarır.Onlar Cehennem ehlidir ve orada kalıcılardır” Bakara 257.Âyette imanın nûr olduğunu, küfrün de zulmet olduğunu anlıyoruz.

 

Nûr aydınlık, aydınlanma manâlarını da taşır. Allah’ı önce iman nûru ile tanırız. İnsanlar Allah’tan başka şeylerle, yani fâni olan şeylerle var olduklarında, aslında Allah’tan uzak olup, zulmettedirler. Zulmet ise karanlıktır, sıkıntıdır,yokluktur. Zulmetten nûra çıkınca, zemm edilen varlıkları yok olmuş, Allah’ın nûru ile var olmuş olurlar. Bu hakiki var oluştur. Yaşarken de öldükten sonra da kaybolmayan bir var oluştur. Nûr Sure’sinde  buyurulan:   “Allah  göklerin ve yerin nûrudur” âyeti ile; insanın enfüsi ve afaki olarak yani nefsinde ve nefsinin dışında Allah’ı temaşasının, nûru ile mümkün olduğu anlaşılıyor.

 

Nûr,  Allah-ü Teâlâ’nın zâhir ismiyle yakın manâdadır. Allah hakkında delil ile tanıma mümkün olmayanlar için, nûru ile tanıma mümkündür. İnsan, Allah’ı isimlerinin nûru (Esmâ ile aydınlanma, idrak, basîret) ile bilince, Allah’ın Ahlâkı ile ahlâklanmış olur. Bu, o kişide isimlerin yansıması ile Esmâ Nûr’unun zâhire çıkışıdır. Bunun kendisi nûrdur. Bu kişi, sıfat tecelliyatına uğradığında (isimlerle vasıflandığında) ise, nûr üstüne  nûrdur. Kulda Hakk’ın zâhir oluşu, zulmetten nûra çıkışı ile olur. Bu da îman-ı hakiki ile mümkündür. “Allah, kimi dilerse,  onu Nûr’una kavuşturur.”  Nûr 35. Yani, Zât’ının ahlâkını bahşeder.

 

Dünya ehli ile Allah-ü Teâlâ arasında zulmet perdeleri vardır. Bu insan, iyi bir iş işlese veya iyi bir ahlâk sahibi  olup, kısmen de olsa aydınlığa çıksa bile, eğer şeytana uyarak, kötü ahlâkına devam eder, dünya sevgisine kapılırsa, aydınlanmış olduğu nûrdan zulmete indirilir.

 

Ahiret ehli ile  Allah arasında  ise, nûr perdeleri vardır.Bunlar, fiiller, isimler, sıfatlar ile ilgili perdelerdir. Kul Allah-ü Teâlâ’yı âdeta bu perdelerin arkasından temaşa eder gibidir. Zira, Allah’ı hakkıyla biliş, Zât’ının Zât’ını bilişidir. Fiil, isim ve sıfatları ile biliş, insan idrakine lütfedilen, takat nispetinde, perdeli biliştir.

 

Bu ismin kula yansıması: İman eden için mümkündür. Kulda, fiil, isim ve sıfat tecelliyatları tamamlanıncaya kadar, aydınlanma olur. Her bir ahlâkın iyiye değişmesi ile aydınlanma olur. Zulmet biter, nûra kavuşulur.Sonra da doğudan batıya ulaşan bir aydınlatma olur.