MALİKÜL MÜLK (Malik-ül Mülk) (82)
Mülkün sahibi olan
“De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden de geri alırsın.Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik, senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin.”Âl-i İmrân 26.
Her türlü hükümranlık Allah-ü Teâlâ’ya aittir. Mülkün sahibi olmakla, yaratmış olduğu dünya ve ahiretin mülkünün kendisine ait olduğunu bildirir. Fatiha suresinde geçen, “Mâliki yevmi’d-in” yani “din gününün sahibi”nin manâsı: Herkese yaptıklarının karşılığının verileceği günde, her şey ve herkes üzerinde tam bir hakimiyet sahibi demektir. Allah-ü Teâlâ yukarıda yazılmış olan Âl-i İmrân Suresinde Hz.Peygamberimiz (s.a.v.)’e hitaben Zât’ının mülkün sahibi olduğunu söylemesini isterken, insanların sahip oldukları ile övünmelerinin yersiz olduğunu bildirmiş oluyor. Gerçekten en büyük ihtirasa sahip olan bir insanın bile sahip olabilecekleri, Allah’ın hükümranlığının yanında hiçbir şey ifade etmemektedir. İnsan için gerçek mülk, kendine malik olmasıdır. Gerçek mülkün sahibi hem yaratmış olduğu yerlere, hem de bu yerler üzerinde yaşayan mahlûkatına hükümran olan Allah’tır.
Bu ismin insana yansıması: Nefsini Kahhar ismi ile kahreden, Rakib ismi ile murâkabe eden, Alîm ismi ile bilen kişi, kendi vücudunda hükümran olur. Böylece nefsinin kontrolü kendi elinde olur. Kendi âleminin mâliki olmuş olur.
Bu ismin yansıması ile, yeniden hayat bulan kişi, insanlar arasında yönetim vazifesi ile vazifelendirildiğinde, Allah’ın Kurallarına uygun olarak ve üstünlük taslamadan idaresini, görevini yapar.