Kategori arşivi: 71-72.Mukaddim-Muahhir

Mukaddim-Muahhir

MUKADDİM(el-Mukaddim)/MUAHHİR(el-Muahhir)   (71,72)

Öne alan       

Sona bırakan

Kur’an-ı Kerim’de: Bu isimler, isim olarak geçmez. Fiil olarak geçer.

 

1)İbrahim 42. Âyette, Mukaddim ve Muahhir’in ancak Allah’u Tealâ olduğu bildirilir.

 

2) Kaf 28. Âyette : “kaddemtü” fiili olarak geçer.

 

Allah, hem yaklaştıran, hem de uzaklaştırandır. Peygamberleri ile velilerini, yaklaştırmış ve doğru yola sevk etmiş; düşmanlarını da kendisi ile aralarına perde çekerek uzaklaştırmıştır. O, dilediğini yaklaştırmakta, dilediğini de uzaklaştırmakta hürdür. Burada kula düşen görev, gerekenleri yaptıktan sonra, Allah’ın kendi hakkındaki takdirine razı olmaktır. Allah, dilediğine yüce mertebeler verendir. Bu da kulu öne geçirir. Bu yüce mertebeler verişi Mukaddim isminden dolayıdır. Meselâ:

 

“Tarafımızdan kendilerine güzel akıbet takdir edilmiş olanlara gelince, işte onlar Cehennemden uzak tutulur.” Enbiyâ 101

 

“Biz dileseydik elbette herkese hidâyetini verirdik. Fakat Cehennemi hem cinlerden, hem de insanlardan bir kısmı ile dolduracağıma dair benden kesin söz çıkmıştır.” Secde 13

 

            Bu isimlerden kula yansımalar, kulun Marifetullah ile Allah’ı bildiği kadardır.  Ne kadar bildiyse o kadar yakındır ve öne alınmıştır. Bu  öne alış, her makam için tekrar değişebilir. Yani tekrar tekrar öne alınabilir. Arkaya bırakılışı ise, zâten arkada oluşudur. Ama bir kulun Allah’a doğru yaklaşması, yani öne alınması olduktan sonra uzaklaşması olabilir. Bu da “hiç bilenle bilmeyen bir olur mu” Âyeti gereği , Allah’ı bilenin hata yaparak, uzaklaştırılmasıdır, sabır gerektirir.

 

Mukaddim ismi ile isimlenen kişi, Allah tarafından yaklaştırılmış olmakla, insanlara da yakîn ilmini vermeye çalışır. Yakînin yollarını ve bu yolu kesen sebepleri bildiği için, bildiğini insanlarla bölüşür.