Sadaka vermenin fazileti:

  • Sadaka vermenin fazileti:

(Sadaka ile ilgili Hadis-i Şerifler)

Ebû Zer-el Gıfari(r.a.) mal ve para biriktirmeyi, ihtiyaçtan fazla olanı biriktirmeyi haram görürdü. Bu görüşte Hz. Peygamber (s.a.v.)i örnek alırdı. Bu emin olduğu görüşünü halka anlatmaya çalışıyor ve onlardan sert konuştuğu gerekçesiyle tepkiler alıyordu. Bir gün yine bir toplulukta Ahnef b. Kays(r.a.) rivayetiyle, mal biriktirenlerin nasıl Cehennem azabına duçar olacağını anlatmış, topluluk işine gelmemişçesine anlattıkları ile ilgilenmemişti. O da orayı terk etmişti. Ahnef b. Kays peşinden gitmiş, kendisine insanların neden böyle davrandığını sormuş; Ebû Zer-el Gıfari: “Onlar bu sözlerden bir şey anlamazlar. Birgün dostum Ebû’l Kasım(s.a.v.), beni yanına çağırdı. Uhud dağını göstererek: (Benim bu kadar altınım olsa, hiç sevinmem. Çünkü üç dinardan başka hepsini Allah yolunda harcarım) buyurdular. Bunların ise bir şey bildikleri yok, dünyalık topluyorlar” dedi. Ahnef b.Kays kendisine (Kureyş’li kardeşlerinle aranda ne var? Ne yanlarına uğruyorsun, ne de onlardan bir şey alıp, veriyorsun), diye sorunca, Ebû Zer: “ Rabbime yemin ederim ki, Allah’a ve Resûlüne kavuşuncaya kadar, ben onlardan ne dünyalık bir şey isterim; ne de din hakkında onlara bir şey sorarım” diye cevap vermiştir.

“Sizden biriniz, fakir ise kendine baksın, biraz fazla malı varsa bakımı kendisine ait kimselere harcasın; yine daha fazla malı olan kimse yakın akrabalarına ve böyle böyle(derece derece akrabaya ve daha başkalarına harcasın”                                       Ahmed b. Hambel

“Bir hurma da olsa sadaka verin. Çünkü o bir hurma açlığı giderir, suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları da söndürür, yok eder”                                İbnü’l Mübarek

“Bir hurmanın yarısıyla bile olsa cehennem ateşinden korunun, onu da bulamazsanız tatlı ve güzel söz ile”

Buhari ve Müslim

“Kim helâl kazancından (Allah helâl ve temizi kabul eder) bir sadaka verirse, Allah onu kabza-i kudretiyle(kudret eliyle) alır. Sizden birinizin deve yavrusunu büyüttüğü gibi, bir hurmayı Uhud dağı kadar büyütür”

Buhari(Tirmizi)

“Çorba pişirdiğin vakit suyunu çok koy ve komşularına bak, onlara (muhtaç olanına) ondan ver”            Müslim

“Kim ki sadakayı güzelleştirir, yani helâlinden, gönlü coşarak güler yüz, tatlı sözle verir ve vermekte acele ederse, Allah-ü Tealâ da onun vereselerini (mirasçılarını) güzelleştirir. Yani evlâtlarını afetten muhafaza eder”                                                         İbnü’l Mübarek

“(Kıyamet günü) hesap görülünceye kadar herkes sadakasının gölgesinde olacaktır”                    İbn Hibban

“Sadaka yetmiş şerrin kapısını kapatır” İbnü’l Mübarek

“Gizli sadaka Allah-ü Tealâ’nın gadabını teskin eder”

 

“Varlıkta veren, darlıkta alandan ecir olarak daha faziletli değildir”                                                 İbn Hibban

Darlıkta alan, nefsini açlık dolayısıyla ölümden korumuştur. Bu vaziyete düşen için dilenmesi ve kendisini koruması da boynuna borçtur. Varlıkta veren ise, varlığın hesabının bir kısmından kurtulmak için bu sadakayı vermeye muhtaçtır. Her ikisi de kendi nefislerini korumaktadır.

Hz. Peygamberimiz(s.a.v.)’e bir gün hangi sadakanın daha faziletli olduğunu sormuşlardır. O da:

“Sıhhatli olup, malına hevesli, yaşamayı umar, fakirlikten korkar olduğun halde verdiğin sadakadır. Sakın can boğaza gelinceye kadar bekleme de o zaman bu falancaya, şu falancaya diye vasiyete başlarsın. Halbuki hepsi mirasçına intikal etmiştir”                 Ebû Hureyre

Bir gün Peygamber Efendimiz(s.a.v.), ashabına “sadaka veriniz” buyurduklarında, biri çıkar ve “bende bir dinar var” der. “Onu kendine harca” denir. “Bende bir dinar daha var” diyince, “onu hanımına ver” denir. “Bende bir tana daha var” deyince, “onu çocuğuna ver” denir. “Bende bir tane daha var” deyince, “onu hizmetçine ver” denir. “Bende bir tane daha var” deyince, “onu vereceğin yeri sen daha iyi bilirsin” denir.

Ebû Davud ve Nesei

“Kuş başı kadar bile bir yiyecek olsa, isteyicinin sizi yermesini bertaraf edin(onu susturun)”               Ukayli

“Sâil (muhtaç olup,isteyen) sadık olup cidden muhtaç halde ise, onu kovan felâh bulmaz”                     Ukayli

Hz. İsa a.s. : “İsteyiciyi eli boş geri çeviren eve bir hafta melekler uğramaz” buyurmuştur.

Peygamberimiz (s.a.v.), iki hususta kimseden yardım talebinde bulunmazlardı. Biri geceleyin kullanacağı abdest suyunu kendi eliyle hazırlar, diğeri miskine sadakayı bizzat kendi eliyle verirlerdi.

“Miskin dediğin, bir hurma, iki hurma; bir lokma, iki lokma verip başından savdığın kimseler değildir. Asıl miskin, iffet sahibi olup, kapılarda dolaşmayan yoksullardır. İsterseniz(insanlardan ısrar ile istemezler) mealindeki Âyet-i Celileyi okuyun”         Buhari ve Müslim

“Kim bir Müslümana bir elbise giydirirse, o elbiseden o fakir üzerinde bir yama kaldığı müddetçe elbiseyi giydiren, Aziz ve Celil olan Allah-ü Tealâ’nın himayesindedir”                                                              Tırmizi

“Kötülükten uzak durmak bir sadakadır”            Buhari

“Her iyilik sadaka yerine geçer. (Tesbih,tekbir,tahmid, tehlil, iyiliği emrediş, kötülükten alıkoyma ve hatta cima)”                                                                Müslim

“Ölüler için de sadaka verilebilir”                     Tırmizi

“Kadın haddi aşmadan kocasının malından sadaka verebilir”

“Bilmeden sadaka verilmemesi icap eden yere (sadaka düşmeyene), sadaka veren kişinin sevabı eksilmez”