- Oruç borcu ile ölüm:
1)Farz olan oruç borcu ile ölüm olursa:
Ergenlik çağı ile birlikte, her Müslüman’a oruç farz edilmiştir. Bu sebepten bu konuyu sonradan öğrenen kişiler veya İslâm ile yeni tanışan kimseler, eski borçlarını hesaplayarak, ne kadar oruç borcu olduğunu tespit eder. Ve Allah-ü Tealâ’ya samimi bir niyet içinde, bu borçlarını tutmak üzere söz verir. Borçlarını ister her yıl olan borcu için bir ay olmak üzere; ister takatinin müsaade ettiği nisbette kesintili olarak tutmaya başlar. Meselâ; her ayın 13-14-15. günlerinde tutulsa, on ayda bir yıllık borç ödenmiş olur. Veya takati varsa, Pazartesi- Perşembe günleri de tutabilir. Sadece haftada iki gün tutma ile üç yıllık oruç borcu ödenmiş olur. Bu hal içinde iken, daha borcu bitmemişken eceli gelse ve ölse, Allah-ü Tealâ umulur ki, samimi niyetinin içinde iken öldüğünden dolayı, bu kişinin borcunu ödediğini kabul eder.
Buhari’de: “ Bir kimse üzerinde oruç borcu ile ölürse, onun adına velisi oruç tutar” Hadis-i Şerifi vardır. Lâkin İmam Ebû Hanife’ye göre; bir kimse başkasının yerine oruç tutamaz. Ancak vasiyeti varsa, ihtiyaçlı kimselere, ölenin orucu niyeti ile fidye verilir.
2)Adak olan oruç borcu ile, ölüm olursa:
Kişi, adak(nezir) orucu vaad edip, tutamadan ölmüşse, yakın ailesinin de bundan haberi varsa, yakınları, ölenin yerine adak orucunu tutabilirler. Ölen, adağını yerine getiremediği için de bir miktar, yoksula yardım etmenin çok büyük yararı olur.