Kategori arşivi: 1.02.Günahlar

GÜNAHLAR

GÜNAHLAR

Tevbeyi bilmek ve tevbe etmek nasıl vacip ise; tevbeye sebep olan günahları da bilmek vaciptir.

Kulların günahları asıl olarak, Allah(c.c.) ile arasındakiler ve kullar ile arasındakiler olmak üzere iki kısımdır. Namaz,oruç gibi farz olan amelleri yapmamak kulun Rabbi ile arasındaki günahlarıdır. Diğer kullar ile arasındaki günahlar ise zekât vermemek, adam öldürmek, gasp etmek, hakaret etmek, …, gıybet, nemime gibi pek çoktur. Bunlara genel manâda kul hakları denir. Kul hakları canda, malda, ırzda, namusda, borçta, mevkide olur.

Kulun Rabbi ile arasındaki günahları, şirk derecesinde olmazsa, affedilmesi diğerlerine göre daha çok umulanlardır.

Yasak olduğu konusunda şeraitlerin (mezheb imamlarının) ihtilâf etmediği şeyler, büyük günahlardır. Dünyada kendisi ile ilgili bir hüküm bulunmayan her şey de şüpheli olarak kabul edilir. Büyük günahlar olarak sayılan günahlar hakkında dünyada ceza hükümleri vardır. Hakkında ceza hükmü olan her şeyi, Sahabe Efendilerimiz büyük günah olarak saymışlardır. Büyük günahlar hakkında olan bildiğimiz hüküm ise, beş vakit namazın onu yok edememesidir. Yani insan beş vakit namaza devam ederek, büyük günahlarından temizlenemez. Küçük günahları ise, hem beş vakit namaz, hem de büyük günahlardan kaçınmak yok eder.

“Eğer yasak edildiğiniz büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin öbür kabahatlerinizi örteriz”                                                                                          Nisâ/ 31

Büyük günahlardan kaçınmak demek, günahı yapabilecek kudrete sahip iken, iradesiyle terk etmesi demektir. Meselâ imkâna sahip olduğu halde zinadan kaçınmak, büyük günahı terk etmek demektir. Ama yaşlanıp da zina yapamaz hale geldikten sonra, zinayı terk etmesi, büyük günahı terk etmiş anlamına gelmez.

Günahlar başka bir sınıflandırmaya göre, büyük ve küçük günahlar diye ikiye ayrılırlar:

Büyük günahlar:

“Büyük günahlardan kaçınılırsa, beş vakit namaz ve Cuma’lar, aralarındaki küçük günahları yok eder”                                                                                      Ebû Hureyre

 

– 4’ü kalptedir:  ŞİRK

MÂSİYETTE ISRAR

RAHMETTEN ÜMİDİNİ KESMEK

ÂZABINDAN EMİN OLMAK

 

–  4’ü dildedir:   YALAN ŞAHİTLİĞİ

NAMUSLU KADINA İFTİRA

YALAN YERE YEMİN

SİHİR

 

–      3’ü midededir:HARAM YEMEK VE İÇMEK

YETİM MALI YEMEK

RİBA(FAİZ) YEMEK

 

–  2’si eldedir:    HIRSIZLIK

ADAM ÖLDÜRMEK

 

–      2’si edep yerindedir: ZİNA

LİVATA

 

–      1’i ayaklarındadır: savaşta düşmandan kaçmak

 

–      1’i bütün vücuda yayılmıştır: ANNE VE BABAYA İSYAN

Ayrıca: “ Bir sövmeye iki mukabele de büyük günahlardandır. Kişinin Müslüman kardeşinin ırz ve şerefine dil uzatması da büyük günahlardandır”                                                                                          Ebu Mansur ed-Deylemi

Yine kendi içinde her günah, derecesine göre büyük veya küçük olabilir. Meselâ bir kadına sarılmak zinaya göre küçük, bakmaya göre büyüktür.

Bu sınıflandırmadan daha özel bir sınıflandırmaya göre büyük günahları üç sınıf halinde inceleyebiliriz:

 1)Birinci kısımdaki günahlar:

Allah (c.c.) ve Resûl’ünü (s.a.v.) tanımaya (marifete) mani olan günahlardır. Bu, küfürdür. Küfürden büyük günah yoktur. Cehalet sebebiyle, kulun Rabbi ile arasında perde meydana gelir. Küfür tevhide ulaşmaya engel perdedir. Kulun Rabbine yakınlığı marifeti kadardır. Ne kadar marifete sahipse, o kadar yakındır. Aynı şekilde kulun Rabbine uzaklığı da cehaleti nispetindedir. Ne kadar cahilse, o kadar uzaktır.

Nasıl küfür cehalet sebebiyle oluyorsa, Allah(c.c.)’ın mekrinden emin olmak ve rahmetinden ümit kesmek de cehalet sebebiyle oluşan büyük günahlardandır. Kul eğer Allah(c.c.)’ı bilse, bu marifeti ile ne azabından emin olacaktı, ne de rahmetinden ümit kesecekti. Bu günahlar ancak cehalet sebebiyle olur.

Bundan sonra gelen günahlar ise masiyette ısrar denen günahlardır. Bunlar Allah(c.c.)’ın Zât, sıfat ve fiilleri ile ilgili bid’atlerdir, bunların sınıflandırılması çoktur. Allah(c.c.)’ın emir ve yasakları ile şüphelileri arasında değişen günahlardır. Bunlar ya Kuran’da kesin olarak büyük günahlar olarak zikredilenlerdir. Yahut Kuran’da kesin olarak büyük günahlar diye geçmeyenlerdir. Veya kendilerinden şüphe edilenlerdir. Bunların arasındaki fark ise, cehalet ya da ilimlenme farklılıklarıdır.

“Allah(c.c.)’dan en çok âlimler korkar”

2) İkinci kısımdaki günahlar:

Nefislerle ilgili günahlardır. Nefisler korunabilirse, Allah’ın bizden istediği şekilde hayatımız devam etmiş olur. Nefislerin korunması ile, zamanla marifet (Allah’ı bilmek) hasıl olur. Bu bakımdan insanlar için dünya hayatı, esas hayatı kazanma yeridir. Hayatımız bunun için çok önemlidir. Hayatımızı korumak ta bu sebepten çok büyük önem taşır. Zira yaşayacağız ve yaşamamız ile Yaradan’ımızı bileceğiz. En büyük günah olarak bildiğimiz küfür, yaşamımızın maksadını yok ettiği için en büyük günahtır. Maksadımız olan ulaşmak istediğimiz Zât ile aramıza belki de kaldırılamayacak perdeler koyduğu için en büyük günahtır. İşte ondan sonra gelen adam öldürmek de, maksata vesile olan hayatı yok ettiği için büyük günahtır. Bu günahta, öldürülenin maksata ulaşmasına mani olmak var olduğu gibi, bu hayata engel olanın da Allah(c.c.)’dan iyice uzaklaşmasına sebep olması vardır. Aynı şekilde bir insanı maksata ulaşmaktan alı koyacak şekilde bir uzvundan mahrum etmek de büyük günahlardandır. Dövmek de büyük günahlardan olup, Yaradan’ın değer verip, yücelttiği insana hakaret manasındadır. Ve dövmek ile, insan iç âleminde hasıl olan sıkıntılar ve baskılar ile, kalbinde Yaradan’ına  yönelecek kuvveti belki de bulamayacaktır. Bütün bunlara sebep olan günahlar, büyük günahlardandır.

Zina ve livata da daha sonra gelen büyük günahlardandır. Zinada vücudun ve hayatın kaybı olmasa bile, nesebin bozulmasına yol açma vardır. Ayrıca bu günaha bulaşan kişiler de, ya lâyık olamadığını düşünerek ya da nasılsa günaha batmışım diye düşünerek, Allah(c.c.)’ın ilmi ile ilimlenmeye kendilerinde had bulamayabilirler. Zinadan haberi olan diğer insanları da dilleri ile günaha sokmaya sebep olma durumu da vardır. Livataya gelince, yaygınlaşması ile neslin tükenmesine sebebiyet verir. Yaygınlaşmasa bile, buna bulaşana Allah(c.c.)’ın azabından emin olma duygusunu verir ki, bu başlı başına büyük günahtır.

3) Üçüncü kısımdaki günahlar:

Madde ile olan günahlar. Madde  halkın geçimi için lâzım olduğundan, korunması ve yerinde kullanılması gerekir. Bu günahlar diğer yukarıdakilerden şöyle bir fark arz eder: Can kaybında canı geri getirmek mümkün değildir. Ama para ile olan günahlar eğer iade edilip, yerine koyulabiliyorsa daha az bir günah ifade eder. Ama geri alınamayan malı, parayı zimmetine haksız yere geçirmek, büyük günahlardandır.

Hırsızlık: Hırsız, hırsız olan bulunamayınca malın hak etmeyen sahibi olmuş olur. Büyük günahlardandır.

Yetim malı yemek: Bu genelde kimsenin haberi olmadan, yetimin velisi tarafından yenir. Yetim olan küçük olduğu için hakkını koruyamaz, böylece gizli kalır, büyük günahlardan olur. Zor kullanarak gasp etmek böyle  değildir. Gasp gizli kalmaz, etraftan bilinir. Emanete hıyanet etmek de böyle değildir, emanet eden yani sahibi vardır ve hakkını arayabilir.

Yalan şahitliğiile hakkın zayi olması söz konusudur. Haklar konusu kul haklarını ilgilendirdiği için önemlidir.

Yalan yere yemin ederek, inkâr yoluna sapış: Burada da hakların geri alınma ihtimali olmadığından, büyük günahlardandır.

Ribâ yemek: Ribâ,  şeriat ile yasaklanmış olduğu halde, karşısındaki adamın parasını, adamın rızası ile yemek demektir. Bazılarına göre büyük günahlardan sayılmamış ise de; yasak olduğu konusunda bütün şeraitler aynı görüşe sahip olduğu için, yasaklığı konusunda bütün âlimlerin muhalefet etmediği şeyler, büyük günahlardandır. Zira şeriat bunu son derecede men etmiş ve şiddetli azâb ile korkutmuştur. Ayrıca ümmetin içinde, kemalât derecesi yükseldikçe, bazısı için helâl olanlar dahi haram olmaya başlar. Hele şüpheli olanların haram olduğu apaçıktır.

İçki içmek: Aklı yok ettiği için ve zamanla alışkanlık yaparak daha yüksek miktarda alınmayı gerektirerek, hayata daha çok zarar verdiği için, bir tek damlasını içmek dahi yasaklanmıştır. Akıl, hayat için önemlidir. Zira aklın olmadığı hayatın da bir kıymeti yoktur. İçkinin bir damlasını su içinde içmek, necis bir şey içmek gibidir, büyük günahlardan değildir. Lâkin içki içmek büyük günahlardandır. İçkinin bir damlasını sade olarak içmek ise yasaklanmış olup, şüphelidir.