ZÂHİR(ez-Zâhir) / BÂTIN (el-Bâtın) (75,76)
Apaçık Gizli
Kur’an-ı Kerim’de:
1) “…aleni kötülüklere de, gizli kötülüklere de yaklaşmayın”: En’âm 151
2) “…onların açığını, gizlisini…”: A’râf 33
3) “Günağın açığını da gizlisini de bırakın”: En’âm 120
4) “Görmediniz mi? Açık ve gizli nimetlerini üzerinizde bol bol tamamladığını” Lokman 20
5) “ O hem Evvel, hem Âhir, hem Zâhir, hem Bâtın’dır. O her şeyi kemaliyle bilendir!” Hadîd 3,13
Zâhir ve Bâtın isimlerinin manâlarını özetlersek:
1. O, varlığını ispat eden pek çok delile rağmen, gözle görülmeyen, duyulardan gizli olan, akılların tasavvurunu aşan, ne olduğu idrak edilemeyen, iman edenlere zâhir (açık) olan, inkar edenlere bâtın olan (gizlenen)dır.
2. O, kâinattaki her şeyin ve olayların hem zahir (açık) olanlarını bilen, hem de bâtın (gizli) olanlarını bilendir.
3. O, hem görünen, hem de görünmeyen âlemlerin yaratıcısı ve yöneticisidir.
4. O, açık ve gizli nimetleri verendir. “Allah’ın göklerdeki ve yerdeki nice varlık ve imkanları sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size ihsan ettiğini görmüyor musunuz?” Lokman 20
5. “O, her şeyin içine nüfuz eden, her şeyden daha yakın olandır: “Biz insana şah damarından daha yakınız.” Kaf 16.
Allah’ın Zâhir veya Bâtın oluşu insanların idraklerinin seviyesi nisbetindedir.
Bu ismin insana yansıması: Herkes için mümkündür. Çünkü insan hem zahiri olan hem de bâtını olan varlıktır. Zahiri ile dışa açık, bâtını ile ise gizlidir. İnsanların iç alemleri ayrı bir alem olup, ancak kendisinin ve Allah’ın vâkıf olduğu bir alemdir. Şüphesiz ki Allah kalplerde olanları bilir. Bazen insanın kendi bile, kendi iç aleminden bu kadar haberdar olamaz.
Bu isimlerin insana tam yansıması ile, o kişi zahiri ile Allah’ın kurallarına uyan ve zahir ehline zahiri ile tam ve kâmil görünen biri olur. Kendi bâtınına tam olarak vâkıf olduğu gibi, başkalarının da bâtınını bilir. Kalplerde cereyan eden hallerden, haberdardır. Genel olarak hem nefisleri, hem de kalpleri bildiği için, Allah’a varış yollarını gösterir.
İnsanın bâtını, duyuların idraki ile alâkalıdır. İşte insan meselâ; görmek istediğini görürse, bu his onda hakikat olandan başka bir şey olacaktır. Yani insanın kendi bâtınını bile algılaması bu sebepten engellidir. Zanların oluşması da böylece kolaylaşacaktır. Aldanışlar artacaktır. Bâtın isminin yansıması ile insan önce kendi bâtınının hakikatine zansız vâkıf olur. Kalpte zan, şek, şüphe kalmayınca da başka hakikatlere vâkıf olur. Aslında bütün hakikatler bir olan aynı hakikatlerdir.