TEVEKKÜL
Belli bir tarifi yoktur. Çünkü, kişinin içinde bulunduğu hale göre değişkenlik gösterir. Ama kelime olarak açıklaması şöyle yapılabilir: Kişinin vekil olarak, kendine Allah-ü Tealâ’yı seçmesidir. (Ve kefa billâhi vekilâ; yani Allah vekil olarak kâfidir, âyeti delildir). Tevekkül; şeriat ve sünnetin ışığında, aynı zamanda da tevhid anlayışına ters düşmeden tarifi yapılması zor bir makamdır. Ancak yakîn sahiplerinin makamıdır. Ve mukarreb (yakîn) olanların en üst derecelerinden bir makamdır.
Tevekkül; ilim bakımından insanların nefislerinde zor kabul edilebilen bir ilim olduğundan, kapalılık arz eder. İnsan nefsi, her şeye kendi hakim olmak istediğinden, aynı zamanda varlık göstermeyi çok sevdiğinden, tevekkülü anlamakta zorlanır. Amel bakımından da zordur. Zira tevekkül etmeyi bir türlü başaramaz. İlim bakımından zor oluşu; insanlar sebeplere önem verdikleri içindir. Bu ise tevhid nâzarından şirktir. Eğer sebepleri yok kabul edebilse, bu defa onlardan tamamen uzaklaşmak suretiyle, şeriata ve sünnete ters düşecektir. Halbuki sebepleri kabul etmeden, sebeplere dayanmak da cehalettir. İşte bu bakımlardan, tevekkül ancak tevhidi kavrayan için en üst seviyede mümkün olur. Böylece tevekkülü; hakikate ulaşmış basiret sahipleri anlayarak, yaşayabilir; yani amel etmiş olur.