Sadaka-i Fitr

  • Sadaka-ı Fıtr: (Fitre sadakası):

 

Oruç tutan veya özür sebebiyle oruç tutamayan her Müslümanın, Ramazan Bayramı namaz vaktine kadar, bir miktar sadakayı, ihtiyaçlı olana vermesi vaciptir. Zekât gibi elinde bir yıl kalmış olması gerekmez. Ramazan içinde veya Bayramdan sonra da verilebilir (unutulmuşsa) . Fitre ve kurban kendisine vacip olacak kadar varlığı olana zengin denir. Birinin kendi malından, haberi ve izni olmaksızın başkası için fitre vermesi caiz değildir. Eğer o kişi isterse, caizdir. Fakat evinde bakmakla sorumlu olduğu kişilere ait fitreyi, onların izni ve haberi olmadan verebilir.

 

Misafir olanın da fitre vermesi vaciptir. Bir kişi, Bayram sabahına kadar, fitresini vermemiş olsa, tam o sabah vakit tamam olduktan sonra  mal varlığını kaybetse, üzerinde vermesi gereken borç olarak kalır. İlk imkânına kavuştuğunda, verir. Halbuki zekât, böyle bir durumda, malın elinden gitmesi ile affa uğrar.

 

Kişi, kendi için fitre verip, diğer aile fertleri için vermezse, burada aile fertlerine bir sorumluluk düşmez. Yalnız erkek, malından fitre verirken, ergen çağa ulaşmamış çocukları için de vermek sorumluluğundadır. Karısı için vermek zorunda değildir. Eğer verirse, iyi bir harekette bulunmuş olur, sevap alır. Ayrıca gönül hoşluğuna da sebep olur. Eğer kadının kendi malı varsa, kendi malından fitresini verir. Yoksa, Allah’ına sığınır.

 

Üzerinde fitre vacip olmayan yoksul kişiler için ise, çocuklarına sevindirecek bir şeyler almak veya gönül hoşluklarını sağlamak, fitre yerine geçer.

 

Fitre, vücut sağlığımız ve afiyetimiz için yapmamız gereken teşekkürün bir bölümüdür. Fıkıh alimleri tarafından, fitre miktarı ince ince hesaplanmıştır. Her yıl Diyanetin bildirmesiyle, bu miktar paraya çevrilerek halka duyurulmaktadır. Bu bildirilen miktar en alt hudut olup, her kes bu hududa uymak durumunda değildir. Her kesin kendi yaşantısına, harcamasına ve sosyal şartlarına göre, bu miktarın üzerine çıkabileceği, bilinir. Nefsimizin sadece aşırı isteklerinden vazgeçerek, yoksulu daha fazla sevindirmek elbette daha fazla sevaba sebep olacaktır.

 

Fitrenin fakire verilirken de özenli olması gerekir.Fakire, incitmeden, fitre olduğunu bildirmeden, nazikâne verilmelidir. Bazıları, sanki Allah’a duyurmak ve bildirmek ister gibi, fitre olduğunu söyleyerek verirler ki, uygun değildir. Ne fitre ne de zekât; böyle edepsizce verilmemelidir. Allah-ü Tealâ’ya yakın olanlar, O’nun kendilerine verdiği gibi verirler. Uzakta olanların ise verdiğini her kes duyar…