Kategori arşivi: 4.Muhabbetullah

Muhabbetullah

MUHABBETULLAH

“Sûrete aşık olan, ehl-i bî-vefadır,

Sîrete aşık olan, ehl-i safâdır.”

Muhabbetullah, Allah-ü Tealâ’ya karşı duyulan sevgidir. Muhabbet ve sevgiye en lâyık olan, ancak Allah-ü Tealâ’dır. En büyük zevkin,  Allah(c.c.)’ın Cemalini seyretmek olduğunu, bunu da kazanmak için, dünyada iken marifete sahip olmak olduğunu bilmekteyiz.

Muhabbetullah gönülden zuhur edip, Rahman’a ulaşırken, yolu üstüne çıkan her gönülde aşk çerağını tutuşturur. Böylece tutuşmuş gönül sahibi mü’min olur da; mü’minin aynasında kendi muhabbetini bulur. Bu muhabbet öyle kuvvetli ve derindir ki, pırıltılarında ölüler bile can bulur. Bu diriliş, yaşam diriliğinden apayrıdır. Öylesine apayrıdır ki, yaşayanların aslında ölü olduğu ve diri olanların da ancak muhabbetle dirildiği bir hayat var olur.

Muhabbet sonsuz ve uçsuz bucaksız olup, bütün kâinatı şevklendirip, yakıp, tutuşturacak keyifli bir sancıdır. Muhabbet ehli ise, tehlikeyi seven cesur bir erdir.

“Muhabbet kalbin meylidir. İnsanların öğretmesi ile sahip olunmaz, ancak Hakk’ın ihsanı ile olur.”

“Muhabbet kalbe ait olup, Allah-ü Tealâ’nın sıfatıdır. İradi olarak değil, gayri iradi olarak zuhur eder.”

“Muhabbet kalp içinde parlayan bir nurdur ki o kalbin sahibini mesrûr eder ve masivadan kurtarır.”

“Hakk’ın muhabbetine susayan, O’nun ünsiyet denizine dalmıştır.”

“Herkesin kıymeti, gönlünün himmeti ile alâkalıdır:

-Himmeti dünya olanın, kıymeti şehvettir.

-Himmeti ahiret olanın, kıymeti Cennettir.

-Himmeti Allah Sevgisi olanın, kıymeti sonsuzdur.”

Muhabbet makamların en üstünüdür. Tevbe, sabır, şükür, zühd, ve benzeri makamlar ile muhabbetin başlangıcına hazırlık yapılmış olur. Muhabbetten sonra yükselinen her makam, ancak muhabbetin eserleridir. Bunlar da şevk, üns, rıza ve benzeri makamlardır.

Muhabbet Rahman’ın özel lûtfudur ki masivayı yıkar, hiçbir duygu ile mukayese edilemez. Öncesi ve sonrası düşünülmeden, içinde bulunulan anda yaşanır. Bir İlham-ı Rabbani olup, kalbin sürûrudur. Bu yakıcı ve etkili ateşi, Hak Tealâ Hazretleri dostlarının kalbinde tutuşturmuştur. Bu ateş insan için en gerekli unsurdur. Zira diğer düşünce ve isteklerin hepsini ve tüm ihtiyaçları yakıp, kül eder.

Muhabbet yerleştiği kalbin sahibini insan ederken, etrafa sıçrayan kıvılcımlar ile de çevresine ihsan eder. Muhabbet hangi kula hediye edildi ise, o kulun çevresindekiler, ona meyl ve muhabbet eder.

Muhabbet yerleştiği kalbin sahibini inceltirken; hakikatin derinliğini kalınlaştırır. Kıymeti bilinmelidir. Muhabbet mayası yaratılmış olan her canda, tutuşturulmayı bekleyen bir kıvılcım olarak vardır.

Ve muhabbet Âlemi sevmenin sırrıdır. Zira kalp artık sevme duygusunun dışında diğer duyguları unutur. Muhabbet ile genişleyip, incelen kalp; bir yandan kendi sırrını muhafazaya çalışırken, diğer yandan âleme merhamet nazarı ile bakar. Bu merhamet en aşağı derecedeki muhabbette; diğer merhamete müstahak olanların, muhabbet rüzgârından nasip alamamış olmasından kaynaklanır. Muhabbeti tadanda bu merhamet ile öyle coşma olur ki, çevresine öz sermayesinden dağıtıp, saçıp, onları da sermayedar etmek ister. Bu duygu sadece kalbi yumuşatmakla kalmaz; bakışı, dokunuşu, her türlü verişi ince ve hassas kılar. Kulak incelir de, duymadıklarını duymaya başlar. Burun hassaslaşıp, umumun bilmediği kokuları alır. Göz ise kapalı bile olsa, öteleri seyreder.

Muhabbet öyle bir tutkudur ki; yeme, içme, uyku ve diğer ihtiyaçları giderip, asıl olan sevgiliyi düşünmekten başka bir şey bırakmaz.

Ve muhabbet ehli her an, sonsuza kadar devam etmesini istediği tek şeyle yaşar: Bir bütünün parçaları olan kâinat ile aynı hazzı paylaşmak…

Ve ne kadar acıdır ki, muhabbet hakkında söylenen her sözü; ancak muhabbetten nasibi olan anlar. Diğerleri güzel bir şiir gibi dinler…

Muhabbetullahın kemali, maifetullahtan sonradır. Kim ki Allah-ü Tealâ’yı en iyi bildi, tanıdı; o kişi ehl-i muhabbettir. Tanımadan sevdiğini söylemek ise taklittir, sevme hevesidir. Veya tanıdığı kadar sevmektir. Hakk’ı hakkıyla ancak Hz.Peygamberimiz(s.a.v.) sevmiştir. Muhammedî ahlâk da kimde yerleşmeye başlamış ise, bu sevgi başlamış demektir. Sevmek itaati beraberinde getirir. İtaat ile sevgi oluşur da, denir. Seven yahut sevdiğini iddia eden, itaatte eksiklik göstermez.