Kategori arşivi: 7.Havf(Korku)

Korkunun Hakikati

Korkunun Hakikati:

Korku; kişinin gelecekte olmasını istemediği, hoşlanmadığı bir şeyle karşılaşma ihtimalini düşünerek, endişe içinde kalbinin yanıp, üzülmesi demektir.

Ancak müşahede ehlinin, Allah ile ünsiyetlerinden dolayı, korku ve ümitleri kalmamıştır. Onlar tüm vakitlerini Hakk’ın Cemalini müşahede ile geçirirler. Kalplerinde Hakk’dan başka  bir şey yoktur. Hakk’ın tecelli ettiği kalplerde de korku ve ümit kalmaz. İşte böyle müşahedenin devam ettiği makam, en üstün makamdır. Bu makamın sahipleri daima huzur ve safâdadır.

Korku ve ümit, nefsin sükûnete ulaşmasına engel olan bir manidir. Vâsıtî buna işaretle; korkunun Allah ile kul arasında bir perde olduğunu, Hakk’ın tecelli ettiği gönüllerde korku ve ümit diye bir şeyin kalmadığını söylemiştir. Korku, makamların başlangıçlarındandır. Kul müşahedeye ulaşıncaya kadar, bu makamın hakkını vermelidir.

Korku da, diğer makamlar gibi ilim, hal ve amelden meydana gelir. İlim; kişinin hoşlanmadığı sona götürecek sebepleri öğrenmesidir. O güne kadar bilerek veya bilmeden işlediği günahlarının, kendisini götüreceği yer hakkında ilimlenmiş olur. Şu anda tevbe edip, hidayete ulaşmış olsa ve günahlarının affedildiğine inansa bile, kul haklarının ayrı ve özel olarak tek tek yerine koyulması lâzımdır. Bir de, sonradan, yani önündeki verilmiş olan süre içinde günaha girmeden durup, duramayacağından da emin değildir. İşte ilerideki tehlikelerin sebeplerini öğrendikçe, içinde bir yanma başlar, kalbi yanar ve üzülür. Bilgisi arttıkça, korkusu da artar. Meselâ işlerin sahibi olarak, Allah(c.c.)’ı bildiği için, dilediği zaman dilediğini yapar, diye korkar. Vereceği cezaları öğrendikçe, korkar. Azametinden ve dolayısıyla ikabından korkar. Bilmesi, korkmasına; bilgisinin artması da, korkusunun artmasına sebep olur. “Ben Allah’dan en çok korkanınızım” Hadis’ini hatırlayarak, korkar.

Bu korku kalbin yanmasıyla kalmaz, Allah(c.c.) hakkında marifet (ilimlenme) arttıkça, kalpten bedene sirayet eder. Ağlamak, feryad etmek, hayranlık duymak, bazen baygınlık şeklinde tezahür edebilir. Korku bazen o kadar şiddetlenir ki, tamamen ümitsizliğe düşmeye sebep olabilir. Korku yangınının âzalara sirayeti ile; âzalar isyandan çekilir, taat ve ibadete yöneltilerek, geçmiş, telâfi edilmeye çalışılır. Ebû’l-Kasım: “Herkes korktuğundan kaçar. Yalnız Allah’dan korkan O’na yaklaşır” demiştir.

Korku, zaman içinde ahlâka da yansır. Kişi şehvetlerin kötülüğünü öğrenince, şehvetlerini atarak kurtulmaya çalışır. Zevk aldığı gayri meşru olan işlerini bırakma gayretine girer. Sevdiği şeylerin kötü sona sebep olabileceklerini öğrendikçe, pişmanlık duyar, bunları artık çirkin görmeye başlar. Kibir ve çekemezlik gibi huylarından kurtulur. Bütün gayreti ile akıbetini düşünür ve başka bir düşünceye vakti ve isteği kalmaz. Bütün didinmesi nefsi ile olur. Onu murakabe eder, muhasebesini yapar, mücahede eder. Sahabe ve Tabiin’in halleri böyleydi. Onların kalplerini korku sarmıştı.

Korkunun en küçük derecesi, şüpheli şeylerden çekinmektir. Buna “vera” denir. Korkunun şiddeti artınca, hakkında çok az şüphe edilen şeylerden de çekinme başlar. Buna da “takva” denir. Bazen takva daha da ileriye gider. Kişi şüpheli şeylere düşmemek için, şüphe olmayan şeylerden de elini çeker. Buna “takvada sadakat” denir. Bu haller, nefsi korumak üzere yapılan işler sonucu oluşur. Kişi takvada sadakat makamına ulaştığında, yalnız Allah(c.c.) için hizmet ederse, buna da “sıddıklık” denir. Sıddık olan; oturmayacağı evi yapmaz, yemeyeceğini toplamaz. Kısaca nefsi için bir şey yapmaz. Sıddıklık makamında olana, “sadık” denir.

Havf(Korku)

HAVF (KORKU)

Âyet-i Kerimeler:

“Allah size, kendisinden sakınmanızı emrediyor”

                                                                   Âl-i İmran/28

“Allah’dan nasıl korkmak lâzımsa, öylece korkun”

     Âl-i İmran/102

“Öyle ise, siz onlardan değil, benden korkun, eğer iman etmişlerseniz”                                                       Âl-i İmran/175

“And olsun ki biz, sizden evvel kendilerine kitap verilenlere de, size de (Allah’dan korkun) diye tavsiye etmişizdir”

Nisâ/ 131

“Onlar artık Allah’ın ihmalinden mi emin oldular?”

                                                                               A’râf/99

“Hidayet ve rahmet o kimselere mahsustur ki, onlar Rablerinden korkarlar”                                                         Arâf/154

“Az gülsünler, çok ağlasınlar”                                Tevbe/83

“Gözünüzü açın ki, Hud’un kavmi olan Ad’e rahmetimizden ebedi uzaklık verildi”                                                Hûd/60

“Gözünüzü açın ki, Semud’a rahmetimizden uzaklık verilmiştir”                                                                            Hûd/68

“Haberiniz olsun ki, Semud kavmine Allah’ın rahmetinden nasıl uzaklık verildi ise, Medyen’e de öyle uzaklık verildi”                                                                                           Hûd/95

“Cehennemi bütün cinlerden ve insanlardan muhakkak dolduracağım”                                                     Hûd/ 119

“Ağlayarak çeneleri üstüne kapanıyorlar ve bu onların derin saygısını arttırıyor”                                                  İsrâ/109

“Sizden hiç biriniz müstesna olmamak üzere, illâ oraya (Cehennem’e) uğrayacaktır”                        Meryem/71

“Korkma! Muhakkak sen alâsın” (Hz.Musa’ya hitaptır)

Tâ-hâ/ 68

“Korkmayın; Ben sizinle beraberim, her şeyi işitir ve görürüm”                                                                            Tâ-hâ/46

“Umarak ve korkarak bize dua ederlerdi”             Enbiya/90

“Yürekleri korkar”                                         Mü’minun/60

“Cehennem’i bütün cinlerden ve insanlardan muhakkak dolduracağım”                                                                 Secde/13

“Korku ve ümitle Rablerine dua ederler”                Secde/16

“Allah’dan kulları içinde, ancak alimler korkar”    Fâtır/28

“Allah katında en ekreminiz, O’ndan en çok korkanınızdır”                                                                              Hucûrat/13

“Rabbinin azâbı hiç şüphesiz vâki’dir, onu def edecek hiçbir şey de yoktur”                                                              Tûr/7

“Ey ins ve cin, ilerde sizin hesabınızı görmeye yöneleceğiz”                                                                        Er-Rahman/31

“Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimseler için iki Cennet vardır”                                                     Er-Rahman/46

“Onlar, Rablerinin azabından garantili değildirler”

                                                                            Mearic/28

“Rahmeti umuma yaygın olanın kendilerine izin verdiğinden başkaları konuşamazlar”                                          Nebe/38

“O gün herkes iki elinin önden yolladığı ne ise ona bakacak”                                                                                  Nebe/40

“Allah’dan korkacak olan, öğüdü kabul eder”        A’lâ/10

“Allah bunlardan razı olmuştur, bunlar da O’ndan hoşnut olmuşlardır. İşte bu Rabbinden korkana mahsustur”  Beyine/8

“Kim zerre kadar hayır yapıyor idiyse, onun sevabını görecek. Kim de zerre kadar şer yapıyor idiyse, onun cezasını görecek”                                                                               Zilzâl/7,8

 

Hadis-i Şerifler:

“Ben Allah’dan en çok korkanınızım”                      Buhari

“Hikmetin başı Allah korkusudur”                          Beyhaki

“Bana kavuşmayı istersen, benden sonra korkunu çoğalt”

İbn-i Mes’ud

“Kulumun lehinde iki emniyet ve aleyhinde iki korkuyu bir araya toplamam. Dünyada benden emin olursa, ahirette korkuturum.Dünyada korkarsa, ahirette emniyette kılarım”

İbn-i Hibban ve Beyhaki

“Allah’dan korkandan her şey korkar. Allah’dan başka şeylerden korkanı, Allah her şeyden korkutur”

                                            İbn-i Hibban ve Ebu’ş-Şeyh

“Bir mü’minin Allah korkusu ile gözünden bir damla yaş çıksa, Allah onu Cehennem’e haram kılar”

                                                       Taberâni ve Beyhakî

“Allah korkusundan Mü’minin kalbi ürperdiği zaman, ağacın yaprakları düşer gibi günahları dökülür”

                                                         Taberâni ve Beyhakî

“Allah korkusundan dolayı yaş akıtan hiç kimse, süt çıktığı memeye girmedikçe, Cehennem’e girmez”                 Tirmizi

“Bir kimse elli yıl Cennet ehli amelini işler, öyle ki Cennet ile arasında bir karış mesafe kalır. Aslî şekaveti galebe çalar da imansız gider”                                                       Müslim

“Hûd ve onun kardeşi olan Vâkıa, Tekvir ve Amme Sûreleri beni kocatmıştır”                                                        Tirmizi

“Cebrail bana her ne zaman geldi ise, Allah korkusundan vücudu titrerdi”