Zekâtın farz olması ile ilgili âyet-i kerimeler:

1)Zekâtın farz olması ile ilgili âyet-i kerimeler:

Bakara  43-110.âyetlerde: “…namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin,…” diye emir olarak vardır.

Bakara 267. âyette: “…infakı en güzelinden…” yapmamız emredilmiştir. Bu, sadaka için de geçerlidir.

(İnfak; Allah rızası gözeterek verişlerdir)

Nisa 77.âyette: “…namaz kılın, zekât verin” buyrulur.

 Maide 12.âyette: Allah, İsrailoğullarından söz almış ve “Ben muhakkak sizinle beraberim.Celâlim hakkı için eğer namazı kılar, zekâtı verir, Peygamberlerime inanır, Onlara kuvvetle yardım eder, Allah’a güzel bir ödünç ile ikraz ederseniz, elbette sizden olan kusurları örterim…”buyurmuştur. 13.âyette ise bu anlaşmayı bozdukları için, İsrail oğullarını rahmetinden kovduğunu, kalplerini de kaskatı yaptığını buyurmakta; onların kelimelerin yerlerini değiştirdiğini, nasihat ve ihtar edildikleri şeylerden nasiptar olamadıklarını; içlerinden pek azı müstesna olmak üzere, Hz. Peygamberimiz(s.a.v.)’in daima onlar tarafından bir hainliğe uğrayacağını bildirip; yine de onların suçuna aldırış etmemesini önermektedir.

Maide 55.âyette: Namazı dosdoğru kılan ve zekâtı veren Mü’minler için, “yariniz,Allah’dır” müjdesi vardır.

A’râf 156.âyette: “…onu (rahmetimi) sakınmakta, zekâtı vermekte bir de âyetlerimize iman etmekte olanlar yok mu? İşte onlara has olmak üzere, tesbit edeceğim” buyrulmuştur.

Tevbe 5.ve11. âyetlerde: “…eğer tevbe eder, namaz kılar, zekât verirlerse…” buyrularak, tevbe ile zekâtın alâkası bildirilmiştir.

Tevbe 18. âyette: Mescitleri imar edenlerin; ancak, Allah’a ve Ahiret gününe iman edenler, namazı dosdoğru kılanlar ve zekâtı verenler olduğu belirtilmiştir.

Tevbe 60.âyette: Zekâtın verilebileceği sekiz yer belirtilmiştir.

Enbiya 73.âyette: Diğer Peygamberler’e ve İbrahim a.s.’a da namaz ve zekât emredildiği bildiriliyor.

Hac 78.âyette: “…namaz kılın, zekât verin, Allah’a sarılın…” buyrulmakla; hem emrediliyor, hem de Allah’a yakîn için, bu farzların mutlak olduğu bildirilmiş oluyor.

Neml 3.âyette: “…ki namazı dosdoğru kılarlar, zekât verirler. Onlar ahireti kat’i kanaat edinenlerin de ta kendileridir” buyrulmakla, ahirete iman ve tercih anlaşılmaktadır.

Lukman 4.âyette: “..ki onlar dosdoğru namaz kılanlar, zekâtı verenlerdir. Onlar ahirete yakîn hasıl edenlerin de ta kendileridir”.

Ahzab 33.âyette: Peygamberimiz(s.a.v.)’in hanımlarına da aynı emir buyrulmuştur: “…namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin…”

Fâtır 29.âyette: Gizli ve aşikâr infakın(Allah için harcamanın), ikisinin de(yerine göre) güzel olduğu bildirilmiştir.

Zariyat 19.âyette: “Onların mallarında sâilin ve yoksulun da bir hakkı vardı” buyrulmakla, yoksulun hakkının zengine verilmiş olduğu bildirilmektedir.

Hadid 7.âyette: Kişiye verilmiş olan rızıktan Allah rızası için harcamalarını ve iman edip bu şekilde harcayanlar için, büyük mükâfat olduğunu bildirir.

Mearic 24-25.âyetlerde: “Mallarında sâil(yoksul) ve mahrum için, belli bir hak tanıyanlar” âyeti ve daha sonraki âyetlerde de, böyle hak tanıyanların nasıl mükâfatlandırılacakları belirtiliyor.

Müzzemmil 20.âyette: “…o halde namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a gönül hoşluğu ile verin…” buyrulmuştur.