Kategori arşivi: 5.02.Zühdün Fazileti

Zühdün Fazileti

Zühdün Fazileti:

Allah-ü Tealâ, Kur’an-ı Kerîm’de zühdü, ulemaya tahsis etmiştir.

“İlim kendisine verilenler dedi: Yazıklar olsun size, iman edenler için Allah’ın sevabı daha hayırlıdır”            Kasas/79,80

Buradan  anlaşıldığı gibi, zahitler ilim erbabıdır ve övülmüşlerdir.

“İşte bunlara sabrettiklerinden dolayı, mükâfatları iki defa verilecektir”                                                                Kasas/54

Burada dünyayı terk ederek sabretmelerinden dolayı verilen müjde ile, dünyayı terk etmenin faziletini görüyoruz. Kehf suresi,7.âyette “ahsenü amelâ” diye geçen kelimeyi, müfessirler “güzel amel yani zühd” diye tefsir etmişlerdir.

“Kendisine susmak ve zühd verilen kimseyi gördüğünüz vakit, ona yaklaşın. Zira o, hikmet telkin eder”

                                                               İbn-i Mâce

“Her kime hikmet verilmişse, ona çok hayır verilmiştir”

Bakara/269

     Bu sebeple denildi ki, kırk gün dünyadan yüz çeviren zahidin kalbine, Allah-ü Tealâ hikmet kaynaklarını akıtır ve dilinde hikmetli sözler söyler.

“Allah-ü Tealâ’nın seni sevmesini istersen, dünyadan yüz çevir”                                                                       İbn-i Mâce

Hz. Peygamberimiz (s.a.v.), “Allah’dan hakkıyla hayâ edin” buyurduğunda, Ashab-ı Kiram “hayâ ediyoruz” dediklerinde; “ Öyle değil. Oturmayacağınız evleri yapar, yiyemeyeceğiniz serveti toplarsınız” buyurmuştur.                Taberani

“Cömertlik iman sağlamlığından gelir. Cimrilik de şek ve şüpheden gelir. Cömert Allah’a yakın, insanlara yakın ve Cennet’e yakındır. Cimri ise Allah’dan uzak, insanlardan uzak ve Cehenneme yakındır”                                                         Tirmizi

“Dünyayı ahireti üzerine tercih eden kimseyi, Allah-ü Tealâ üç şey ile ibtilâ eder: Kalbinden hiç çıkmayan sıkıntı, hiç kurtulamadığı fakirlik ve doymak bilmeyen hırs” Taberani

“Kişi imanını kemale erdiremez, ta ki bildiğinden daha sevimli bir şeyin varlığını bilmedikçe ve o şeyin azı, kendisi için çoğundan daha sevimli olmadıkça”                Hz.Ali(k.v.)

“Allah-ü Tealâ, bir kuluna hayır murad ettiği vakit, onu dünyadan uzaklaştırıp, ahirete teşvik eder ve kusurlarını kendisine gösterir”                                                          Ebû Mansur

“Öğrenmeden ilim sahibi olmak,rehbersiz hidayete ulaşmak isteyen, dünyayı terk etsin”                              İbn-i Hibban

“Dört şey zorlukla elde edilir: Susmak ibadetin başlangıcıdır, tevazu, çok zikir, az varlık”                                   Taberani

“İnsanlar dünyalıklardan eksik kalanı istemediği müddetçe kelime-i tevhid, insanlardan Allah(c.c.)’ın gadabını uzaklaştırır. İnsanlar hem dünyalığı tercih edip, hem de kelime-i tevhidi söylediklerinde, Allah-ü Tealâ ( bu iddianız doğru değil, yalancısınız) buyurur”

“Bütün amelleri araştırdık, ahiret hususunda dünyadan yüz çevirmekten iyisini bulamadık”                      Eshab-ı Kiram

“Dünyada zühd, kalb ve cismin selâmetidir”          Hz.Ömer

“Allah-ü Tealâ bizi dünyadan yüz çevirmeye davet ettiği halde, bizim dünyaya rağbet etmemiz, günah olarak bize yeter”                                                                          Bilâl b. Sa’d

“Kalplerimiz üç perde ile kapanmıştır. Bu perdeler kalkmadıkça kişi yakîn kuvvetine erişemez. Bunlar mevcut ile sevinmek, rağbet olana üzülmek, övülmeye sevinmektir. Mevcut ile sevindiğin vakit haris, rağbet edildiğin şeye üzüldüğün vakit azap duyan, övülmeye sevindiğin vakit de kendini beğenmiş olursun ki buna ucub derler. Bu da ameli mahveder”

İbrahim b. Ethem

“Zahitin iki rekât namazı, zahit olmayanların ömür boyu zahmet ve meşakkatle yaptıkları ibadetlerden makbuldür”

İbn-i Mes’ud

“Dünya doğruluk değil, eğrilik yeridir. Ferahlık değil, sıkıntı yeridir. Onu bilen bolluğu ile sevinmez, yokluğu ile de üzülmez”                                                                   Süfyan-ı Sevrî

“Dört şeye bürünmedikçe, abidin ameli halis olmaz. Açlık, çıplaklık, fakirlik ve zillettir”                           Sehl b. Tusteri