Kategori arşivi: 1.09.Tevbenin Devası

Tevbenin Devası ve Günahlarda Israrın Önleme Çareleri

TEVBENİN DEVASI VE  GÜNAHLARDA ISRARIN ÖNLENME ÇARELERİ:

Günaha ısrarın sebebi gaflet ve şehvettir. Gaflet Allah(c.c.)’ı uzak sanmak olup, görmüyor, bilmiyor sanarak o günah işleme anında Allah(c.c.)’sız olmaktır. “Zâni, Mü’min olarak zina etmez” Hadis’inden de bunu anlıyoruz. Gaflet anında kul, Allah(c.c.)’dan çok uzaklardadır. Şehvet ise sadece cinsellik konularında aşırı gitmek olmayıp, her konuda aşırı gitmek anlaşılır. Dünya sevgisi şehvettendir. Her konunun aşırılığı şehvettir. Gafletin zıddı marifetullahtır. Yani Allah(c.c.)’ı tanıma, bilme ilmidir. Hataların başı gaflettir. Şehvetin zıddı ise, arzuları harekete geçiren sebepleri yok etmeye gayret ederken gösterilen sabırdır.

“ İşte gafil olanlar da onların ta kendileridir. Hiç şüphesiz onlar, ahirette de hüsrana uğrayanların ta kendisidir”.                                                                            Nahl/108

Her hastalık zıddı ile tedavi edildiğinden, günahta ısrarın tedavisi de iki ayrı maddeden meydana gelir: Sabır ve ilim.

“Hayır hayır, siz çarçabuk geçeni( dünyayı) seversiniz ve ahireti bırakırsınız”                          Kıymet/20,21

 

“ Dünya hayatı hüsrandır, Ahiret ise hem hayırlı, hem bakidir”                                                     A’lâ/13,14

 

“Cennet güçlükler ve zorluklarla, Cehennem ise şehvetlerle kuşatılmıştır”                                     Buhari ve Müslim

Günaha girme sebepleri:

1)Verilecek ceza peşin değildir, görülmez. İnsan beş duyusu ile bildiğine inanır. Sevinci ve üzüntüsü mevcut olan ile olur. Burada kişi Allah(c.c.)’a iman etmiş olduğu halde, O’nun Peygamber’lerine ve Kitaplar’ına tam olarak iman etmemiş gibidir. Çünkü burada bildirilenlerin doğruluğuna inanması, imanı nispetindedir.

2)Günahı teşvik eden sebepler ve şehvetler her an hazırdır. Aynı zamanda insanı kuşatmıştır. Gelecekte vaat edilen ile veya gelecekte karşılaşacağı mahrumiyet ile hareket edene kadar, önünde olanla ilgilenmek daha cazip olur. Gelecekteki zararı göze alarak, o anda karşı koyamadığı nefsani arzusunu yapar. Burada da ahiret gelecek olan olduğu için, ahirete imanı tam değildir.

3)Günah işleyen hiçbir Mü’min tevbeyi düşünmeden edemez. Burada kişi kendisi için ölüm olduğunu düşünmemektedir. Ölümü bilir, ama hep başkaları için yakın, kendisi için uzak görür. Böylece sanki hiç ölmeyecekmiş gibi tevbesini geciktirir. Aslında tevbeyi tehir etmekle birlikte, birgün yapacağını düşünmektedir. Belki bu düşünce içinde olması tevbe etmesine imkân verirse, iman ile gidebilir.

4)Gerçek Mü’min yaptığı isyanı ile, yine de affedilmekten uzak olmadığını bilir. Böylece bu kişi günah işlerken dahi, Allah(c.c.)’ın Fazlına güvenir. Bu da nefsin aldatması olup, cehalet ve ahmaklık sebebiyle ve Allah hakkında ilme sahip olmayıştan dolayı olur.

5)İmanında şüphesi olduğundan günah işleyebilir. Bu, Allah(c.c.)’ın tasdikine ait bir isyan olup, küfürdür. ( Günah karşılığında cezanın var olduğu hakkındaki şüphe. Hattâ Allah(c.c.)’ın Peygamberleri ve mucizeleri hakkında, Âyetler hakkında duyulan şüphe).

Bu sebeplerden kurtulma çareleri, düşünmek, tefekkür etmek, nefsin ahlâkını öğrenmek, nefsin ve şeytanın musallatlığından kurtulma çareleri aramak, Allah ile ünsiyet kurmaya çalışmaktır. Allah(c.c.)’ı hatırlatan Allah dostları ile oturmak, alâka kurmak, nefsini dolayısıyla Rabbini tanımaya çalışmak, sözün kısası bir Kâmil Mürşit’e baş vurmak ve nefsinin sıkıntılı ve kendinin zayıf olduğu zamanlarında destek almaktır.