SADAKALAR
- Sadaka verişler ile ilgili âyet-i kerimeler:
Bakara 215. âyette: “Onlar hangi şeyi nafaka olarak vereceklerini Sana sorarlar. De ki: (Maldan vereceğiniz şey, ananın, babanın, akrabanın, yetimlerin, yoksulların, yolcunun hakkıdır. Her ne hayır işlerseniz şüphesiz, Allah onu çok iyi bilendir”. Bu âyet, ashabın zenginlerinden ve ihtiyarlarından olan Amr bin Cemuh(r.a.)’ın ( Ya Resulallah, hangi şeyi sadaka olarak verelim, infak edelim?) diye sorması üzerine nazil olmuştur. Allah-ü Tealâ; yiyecek, giyecek, içecek, binecek, kullanılacak her şeyin nafaka olduğu bilindiğinden, bu âyet ile kimlere verileceğini beyan buyurmuştur.
Bakara 254.âyette: “Ey iman edenler, içinde ne bir alış veriş, ne bir dostluk, ne de bir şefaat bulunmayan bir gün gelmezden evvel size verdiğimiz rızıktan(Hak yolunda) harcayın. Kâfirler zulmedenlerin ta kendileridir”.
Bakara 263.âyette: “İyi(güzel ve tatlı) bir söz ve bir ayıp örtme; ardından eziyet gelen bir sadakadan hayırlıdır. Allah (kullarının sadakalarından) müstagnidir, halimdir(ceza vermede acele edici değildir)”.
Bakara 264.âyette: “Ey iman edenler, sadakalarınızı-malını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan bir kimse gibi- başa kakarak ve incitmek suretiyle heder etmeyin…”
Bakara 267. âyette: “Ey iman edenler, infakı(Hak yolunda harcamayı) kazandıklarınızın en güzellerinden ve sizin için yerden çıkardıklarımızdan yapın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmadığınız pek adi, bayağı şeyleri vermeye yeltenmeyin. Bilin ki şüphesiz Allah her şeyden müstagnidir, asıl hamde lâyık olan O’dur”.
Bakara 271. âyette: “Eğer sadakaları aşikâre verirseniz o, ne güzel. Eğer onları gizler, onları (bu suretle) fakirlere verirseniz işte bu, sizin için daha hayırlıdır. Günahlarınızdan bir kısmını yarlıgar(yahut, günahlarınıza kefaret olur). Allah ne yaparsanız ondan hakkıyla haberdardır.
Bakara 272.âyette: “…İnfak edeceğiniz hayır, kendi faidenizedir. Zaten siz Allah’ın rızasını aramaktan başka bir suretle infak da etmezsiniz ya. Maldan harcayacağınız size fazlasıyla ödenecektir. Siz haksızlığa uğratılmayacaksınız”.
Bakara 273. âyette: “(sadakalar) Allah yolunda kendilerini vakfetmiş fakirler içindir ki, onlar yer yüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. (Hallerini) bilmeyen, iffet ve istingalarından(ellerindeki ile yetinmelerinden) dolayı onları zengin(kimse)ler sanır. Sen (Habibim) o gibileri simalarından tanırsın. Onlar insanlardan yüzsüzlük edip de(bir şey) istemezler. Siz (Hak yolunda) ne mal harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir”.
Bakara 274. âyette: “Mallarını gece gündüz, gizli aşikâr (Hak yolunda) harcayanlar (yok mu?). İşte onların Rableri katında mükâfatları vardır. onlara hiçbir korku da yoktur, onlar mahzun da olacak değillerdir”.
Nisa 38. âyette: “Allah’a ve ahiret gününe inanmadıkları halde, mallarını insanlara gösteriş için sarf edenler. Şeytan kime arkadaş olursa, o ne kötü bir arkadaştır”.
Nisa 39.âyette: “Allah’a ve ahiret gününe iman edip de Allah’ın kendilerine verdiğinden harcamış olsalardı bu onlara zarar mı idi? Allah onları çok iyi bilendir”.
En-âm 141. âyette: “….Her biri mahsul verdiği zaman mahsulünden yiyin. Devşirildiği ve toplandığı gün de hakkını(sadakasını) verin. İsraf etmeyin, çünkü Allah, israf edenleri sevmez”. Burada hak olarak söz edilen, mahsulun toplandığı zaman hasıl olan haktır. Yani âyet zekât değil, sadakayı işaret etmektedir. Bu hak toplanırken, orada hazır olanlara yedirmek ve düşenleri ve bir kısmını fakirin hakkı olarak bırakmak gerekmektedir. Nitekim Zeyd bin Esam’ın naklettiğine göre, Medineliler, hurma dallarını, hurması olmayanlar yesin diye mescide asarlardı. Hurma salkımlarının bir kısmı dallarından toplanmaz, fakirin toplaması için bırakılırdı.
Tevbe 79. âyette: “Sadakalarda bağışlarda bulunan mü’minlerle(bir türlü, güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayan(fakir)lerle(diğer türlü), eğlenenler (yok mu?) Allah onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için pek acıklı bir azap vardır”.
Tevbe 103. âyette: Tatavvu (zekât harici olan, zekâta göre nafile olan) sadakasından söz edilmekte. Tebük seferine katılmayan bir kısım sahabe,günahlarını itiraf ettikten ve haklarında âyet indikten sonra, Hz. Peygamberimiz(s.a.v)’e kendilerini sefere katılmaktan alı koyanın, malları olduğunu ve kendilerinden bu malları sadaka olarak almasını bu vesile ile temizlemesini rica ettiler. Hz. Peygamberimiz(s.a.v.) (Mallarınızdan bir şey almakla emr olunmadım) buyurdular. Bunun üzerine: “Onların mallarından sadaka al ki bununla kendilerini(günahlardan) temizlemiş, bununla onları bereketlendirmiş(kendilerini muhlisler mertebesine yükseltmiş) olasın” âyeti nazil oldu. Bu âyetin nazil oluşu ile, bu kişilerin mallarının 1/3ü tatavvu sadakası olarak alınmıştır.
Ra’d 22. âyette: “Onlar ki Rablerinin rızasını isteyerek(her zorluğa) katlanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve aşikâr harcarlar, kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, onlar için bu dar-ı dünyanın iyi bir sonucu(ahiret saadeti) vardır”.
İbrahim 31. âyette: “İman eden kullarıma de ki: Namazlarını dosdoğru kılın, ne bir alış veriş, ne de bir dostluk olmayan bir gün gelmezden evvel rızk olarak size verdiğimiz şeylerden gizli ve aşikâr infak edin”.
İsrâ 26. âyette: “Hısıma, yoksula, yolda kalmışa haklarını ver. Malını israf ile saçıp, savurma” buyrulmakta ve eğer yardım edecek güce sahip değilse;
İsrâ 28. âyette: “Şayet Rabbinden umduğun rahmeti arayarak onlardan sarfı nazar edersen, o halde kendilerine yumuşak bir söz söyle” buyrulmuş, yumuşak söz ile mukabele etmenin, sadaka yerine geçeceği bildirilmiştir.
Hadid 18. âyette: “Hakikat, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a karz-ı hasenle(güzel bir gönül hoşluğu ile verilen borç) ödünç verenler(yok mu?), onlar(ın mükâfatı) kat kat arttırılır. Onlar için çok şerefli (başka) bir mükâfat da vardır”.
Mücadele 12. âyette: “ Ey iman edenler, siz Peygambere mahrem bir şey arz etmek istediğiniz vakit, mahrem konuşmanızdan evvel sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı, daha temizdir. Eğer bulamazsanız şüphe yok ki, Allah çok yarlıgayıcı, çok esirgeyicidir” âyeti hakkında, İbn-i Abbas(r.a.) diyor ki; “Müslümanlar Resullullah(s.a.v.)’ı fazla müracaat ve sualleriyle rahatsız ederlerdi. Cenab-ı Hak bu âyet-i Kerime ile O’na biraz istirahat vermiştir”. Kadı Beyzavi de der ki: “Bu emir, Resullullah(s.a.v)’e saygı gösterilmesi, fakirlere bu sebeple de yardım edilmesi, sualde aşırıya gidilmemesi, dünya ehli ile ahiret ehlinin ayırt edilmesi, ihlâslı olanlarla münafıkların da ayırt edilmesi gibi hikmetleri ihtiva eder”.
Mücadele 13. âyette: “Mahrem konuşmanızdan evvel sadakalar vereceğinizden korktunuz mu? Çünkü işte yapmadınız.(Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. O halde dosdoğru namaz kılın. Zekâtı verin. Allah’a ve Peygamberine itaat edin. Allah ne yaparsanız hakkıyla haberdardır”.
Münafikun 10. âyette: “Her hangi birinize ölüm gelip de(Ey Rabbim, beni yakın bir müddete kadar geciktirseydin de sadaka verip dursaydım, iyi adamlardan olsaydım) diyeceğinden evvel size rızk olarak verdiğimizden(Allah yoluna) harcayın”.