2)Takva sahiplerinin özelliği olarak veriş, Allah için infak(harcamak):
Bakara 3.âyette: “Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de infak ederler(Allah yolunda harcarlar)” . Bu âyetteki “onlar”, bir önceki âyette “müttakiler” olarak yani; sakınan, korunan, korkanlar olarak geçmiştir. ( “Bu o kitaptır ki, kendisinde hiç şüphe yoktur, o takva sahipleri için doğru yolun ta kendisidir” Bakara/2)
Bakara 177.âyette: “(Namazda) yüzlerinizi doğu ve batı yönüne döndürmeniz; birr(insanları Allah’a yaklaştıran her türlü iyilik, hayır ve taat) değildir. Fakat birr; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve Peygamberlere iman eden, malı(nı Allah) sevgisiyle (veya mala olan sevgisine rağmen) akrabaya, yetimlere, yoksullara, yol oğluna( yolda kalmış yolcuya), dilenenlere, köle ve esirler(i kurtarmay)a veren, namazı dosdoğru kılan, zekâtını veren(kimselerin) ahidleştikleri zaman sözlerini yerine getirenler(in), sıkıntıda ve hastalıkta ve muharebenin kızıştığı zamanlarda sabr-ü metanet gösterenler(in birridir). Onlar (yok mu? İmanlarında ve birr-ü taat iddiasında) sadık olanlar onlardır ve onlar takvaya erenlerin ta kendileridir”. Burada takva sahiplerinin kimler olduğu ince ince tarif edilmiş ve ayrıca zekâtın verilebileceği sekiz gurup sayılmıştır.
Bakara 265.âyette: “Allah rızasını istemek ve ruhlarında olan (iman)ı kökleştirip, takviye etmek için mallarını harcayanların hali de bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir bahçenin haline benzer ki ona bir yağmur isabet etmiş de meyvelerini iki kat vermiştir, ona bol bir yağmur düşmese de, bir çisinti bulunur. Allah ne yaparsanız, hakkıyla görücüdür”. Bu âyette de imanın kuvvetlendirilmesi için, mallarını harcayanların niyetlerinin ve amellerinin karşılığının verileceği anlatılmaktadır.
Âl-i İmran 92. âyette: “ Siz sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcayıncaya kadar asla iyiliğe ermiş(birr-ü taat etmiş) olmazsınız. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilicidir”.
Âl-i İmran 134. âyette: Bollukta ve darlıkta verişin kıymeti özellikle belirtiliyor. Bu âyetten bir önceki âyette: “Rabbinizin mağfiretine ve takva sahipleri için hazırlanmış olan Cennete (ki göklerle yer kadardır) koşuşun” denmiş. 134. âyette ise bu takva sahiplerinin özellikleri tarif edilmektedir: “ Onlar( o takva sahipleri bollukta ve darlıkta infak edenler, öfkelerini yutanlar, insanlar(ın kusurların)dan af ile geçenlerdir. Allah iyilik edenleri sever”.
Nisa 162.âyette: “Şu kadar ki onlardan ilimde yüksek payeye erenlerle mü’minler; gerek sana indirilen (Kur’an-ı Kerim)e, (gerek) senden evvel indirilen (kitap)lara iman ederler. (Onlar) namazı dosdoğru kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlardır. İşte onlar(böyle), Biz onlara çok büyük bir ecir vereceğiz”.
Hacc 35. âyette: Bir önceki âyette“Sen mutıy(itaat eden) ve mütevazı olanları müjdele” buyrulmuştur. Bu âyette de: “(Öyle mutıy ve mütevazı olanlar ki) Allah anılınca onların kalpleri kork(u ile oyn)ar.Onlar kendilerine isabet eden(mihnet ve zorluklara) sabredenlerdir. Namazı dosdoğru kılanlardır. Kendilerini rızıklandırdı-ğımız şeylerden(Allah için) harcarlar”.
Hacc 41. âyette: “Onlar( o mü’minlerdir ki) eğer kendilerine yer(yüzün)de bir iktidar mevkii verirsek dosdoğru namaz kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vaz geçirmeye çalışırlar. (Bütün) umurun akıbeti (nihayet) Allah’a(raci)dir.
Mü’minûn 4.âyette: Bu surenin 1. âyetinden 9. âyete kadar mü’min olanların özellikleri tarif edilmektedir. Birinci âyet: “Mü’minler muhakkak felâh bulmuştur (korktuklarından emin, umduklarına nail olmuşlardır)” diye başlayıp, bu mü’minlerin yaptığı iyi şeylerden bahs olunur. İşte 4. âyette de: “ (Öyle mü’minler) ki onlar zekât(vazife)lerini yapanlardır”, buyrulmuştur.
Nûr 37.âyette: “(Öyle) adamlar (vardır ki) onları ne bir ticaret, ne bir alış veriş Allah’ı zikretmekten, namazı dosdoğru kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin (dehşetle) döneceği günden korkarlar”. (Takva ile hareket etmenin başlangıç hallerinde bu korku fevkalade hakimdir).
Rûm 38. âyette: “Haydi akrabaya, yoksula, yol oğluna (yolcuya) hakkını ver. Bu Allah’ın Cemalini dilemekte olanlar için (her şeyden) hayırlıdır ve onlar korktuklarından emin, umduklarına nail olanların ta kendileridir”. (Takvanın ulaştırdığı hal)
Rum 39. âyet: “İnsanların mallarında artış olması için faizden verdiğiniz şey( nakit, mal, sadaka, v.s.) Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekât ise, sevaplarını kat kat arttıranlar onlar(onu verenler)dir.
Leyl 17 ve 18. âyetler: “Halbuki çok sakınan, malını (Allah nezdinde sırf) temizlenmek için veren, ondan( o ateşten) uzaklaştırılacaktır.