DUA
Ya Allah! Ya Allah! Ya Allah!
Şu dünya hayatını ne kadar benimsemişiz. Seni unutup, gaflete düşmüşüz. İhlâsı terk edip, riyaya girmişiz. Her an tevbe edip, her an gaflete dalıyoruz. Bizleri Yaradan olarak, bizlere eğer rahmetin yetişmezse, halimiz haraptır. Bütün bunları bildiğimiz halde, yine Sensiz kalarak günaha giriyoruz. Günah işlediğimiz anlar, biliyoruz ki yalnız olduğumuzu sandığımız anlardır. Yaptığımızı gören yok gibi körleşiyoruz. Sen var isen, yani Sen’in varlığının şuurunda olduğumuz zamanlarda günaha daha uzak oluyoruz. Lûtfet de, hep Seninle olmanın şuurunda olalım. Bir lokmacık amelimize riya katmayalım. Seni kandırmaya kalkmayalım. Hâşâ. Nasıl olur ki? Sen her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten olarak malûmumuz iken, bunu nasıl yaparız? En büyük suçlu olan nefsimize uydurma. Onun dediklerine itibar ettirme. Nefsimizin oyunlarından haberdar et. Bize bizden yakın olduğunu, yakîn ilmi ile bildir. Elimizden geleni yapıyoruz. Bu dünyanın vefasızlığını bildirdin. Bizler de buna inandık. Ondan mümkün olduğu kadar yüz çevirerek, yalnız Sana dönmeye niyet ettik. Bu niyetimizi halis olarak, temiz bir niyet gibi tuttuk. Böylece, dünyaya değil; Sana kıymet vereceğiz. Ama mücadele etmemiz gereken nefis belâsı gözümüzü korkutmakta. Meğer insan nasıl kör oluyormuş. Meğer neyi, nasıl isterse öyle görüyor, öyle duyuyormuş. Nefis insana başka türlü gösterir, başka türlü duyurur imiş.
Ya! Rab! Şu anda, nefsimizin bir köşeye sindiği şu anda; lûtfen dualarımızı kabul et. Niyetimizi halis, ihlâsımızı riyadan uzak kıl ve bu durumu her daim yakalamamızı nasib et. Her işimizde, ihlâs bakımından bir şüphe taşısak bile, şu anda samimiyiz. Şüphe olmadığından da eminiz. Her zaman bu hali belki yakalayamayız. Şu anda yaptığımız duayı, Habibin, yüzu suyu hürmetine kabul et, amin Ya! Ehram-er Rahimin!